Nysa’da Taşın ve Suyun Öğrettikleri
Merhaba Doğa severler;
Bazı yolculuklar vardır; insanı yalnızca bir yerden bir yere götürmez, düşünceyle de yüzleştirir. Aydın’ın Sultanhisar ilçesinde yer alan Nysa Antik Kenti’ne yaptığımız gezi, benim için tam da böyle bir yolculuktu. Menderes Havzası’nda, Aydın Dağları’nın eteklerinde kurulu bu kadim kent, binlerce yıl öncesinden bugüne hâlâ sözü olan bir şehir gibi duruyor.
Pazar sabahı saat 08.30’da Denizli’den yola çıktık. Salavatlı Mahallesi’nde verdiğimiz kahvaltı molası, zeytin, mandalina ve portakal ağaçlarıyla çevrili, samimi bir Ege sabahına yakışır cinstendi. Ardından zeytinliklerin arasından Nysa’ya doğru yürüyüşe başladık. Yüzyıllardır ayakta duran zeytin ağaçları, her yıl yeniden filizlenerek zamana meydan okur gibiydi. İnsan böyle bir manzaranın içinde ister istemez yavaşlıyor, susuyor, kendiyle baş başa kalıyor.
Yürüdükçe antik kentin kalıntıları belirmeye başladı. Bazı zeytin ağaçlarının altında kalan tonozlar, tarihin doğanın içine nasıl karıştığını gösteriyordu. Nysa, doğayı yok ederek değil; onunla uyum içinde var olmayı başarmış bir kentti. Tarihe doğru sessiz bir yolculuk başlamıştı.
2-
Müze kartlarımızla kente girdiğimizde her taşın bir hikâye anlattığını hissettik. Ünlü gezgin, tarihçi ve coğrafyacı Strabon’un (MÖ 63 – MS 23) eğitim aldığı Nysa, antik çağda önemli bir bilim ve kültür merkeziydi. Strabon’un yazdıkları sayesinde bugün bu kenti daha iyi anlayabiliyoruz. Gymnasion’u gezerken, eğitimin ve düşüncenin ne kadar merkezde olduğunu görmek mümkündü.
3-
Ancak Nysa’yı asıl özel kılan şey, Roma mühendisliğinin doğaya yaklaşımıdır. Kent, vadinin iki yakasına kurulmuş ve ortasından bir nehir geçiyor. Bugün olsa “riskli alan” denilip ya yapılaşmaya açılan ya da kaderine terk edilen bu coğrafya, iki bin yıl önce akılcı çözümlerle güvenli hâle getirilmiş. Romalılar, vadiye inen suyun sel felaketine dönüşmemesi için yaklaşık 100 metre uzunluğunda tüneller inşa etmiş; suyu stadyumun altından geçirerek kenti koruma altına almış.
İşte bu noktada insanın aklına günümüz geliyor. Ankara’da Sıhhiye bölgesinde, yıllarca ihmal edilen ve deşarj edilemeyen Ankara Çayı’nın taşarak sel baskınlarına yol açtığı olayları hatırlıyoruz. Modern şehirlerde “kaçınılmaz” denilen felaketlerin, iki bin yıl önce mühendislik ve öngörüyle çözülebildiğini görmek insanı ister istemez düşündürüyor. Demek ki mesele teknoloji değil; planlama, akıl ve doğayı ciddiye almak.
Nysa’daki üç köprü de bu anlayışın ürünü. Menderes’i besleyen derelerin üzerinde, kentin iki yakasını birbirine bağlayan bu köprüler Roma mühendisliğinin seçkin örnekleri. “İstanbul’da henüz yokken Nysa’da üç köprü ve bir tünel vardı” sözü, abartı değil; tarihin kendisi.
4- 
Kentin kütüphanesi ise Efes’teki Celsus Kütüphanesi’nden sonra en iyi korunmuş ikinci antik kütüphane olarak biliniyor. İki katlı, mermer kaplı ve 16 kitap rafına sahip bu yapı; aynı zamanda toplantı ve mahkeme salonu olarak da kullanılmış. Bilginin, hukukun ve kamusal tartışmanın aynı çatı altında toplandığı bir mekân…
5-
6-
7-
Tiyatroya geldiğimizde Nysa’nın sanata verdiği değeri görmek mümkün. Yaklaşık 15 bin kişi kapasiteli bu yapı, Dionysos’un yaşamından kesitlerle süslenmiş kabartmalarıyla dikkat çekiyor. Rivayete göre şarap tanrısı Dionysos’un çocukluğu bu kentte geçmiş. Depremlerle yıkılıp yeniden ayağa kaldırılan tiyatro, bugün hâlâ görkemini koruyor.
Yıllar sonra Barış Manço’nun, Belkıs Akkale’nin sesinin bu antik taşlarda yankılanmış olması da tarihle bugün arasında güzel bir köprü kuruyor.
8-
9-
10- 
Meclis binası, yani yaşlılar meclisi, 700 kişilik kapasitesiyle kentin yönetim anlayışını gözler önüne seriyor. Girişteki boğa figürü, gücü ve karar mekanizmasını simgeliyor. Agora ise sütunlarıyla ticaretin ve sosyal hayatın kalbinin burada attığını gösteriyor.
Nysa’dan ayrılırken şunu düşündüm: Kent dediğimiz şey yalnızca beton, asfalt ve yüksek binalar değildir. Kent; doğayla kurulan ilişki, suya gösterilen saygı, akla verilen değerdir. Bu denge bozulduğunda sel geliyor, şehir susuyor, insanlar şaşkınlıkla bakakalıyor.
Eğer yolunuz Aydın’a düşerse, Sultanhisar’a mutlaka uğrayın. Nysa’yı gezin. Çünkü bazen geleceğe dair en büyük dersleri, en eski taşlar verir.
Nysa Antik Kenti’ni anlattığım videoyu aşağıdaki linkten izliyebilirsiniz.
https://youtu.be/HmW-IVrDYUA?si=dRyOFSNm0xK1niym
EYLEM GÜLER
DOĞADEN SPORCUSU