Erzurum’da CHP’nin tabanı eriyor, yapılan seçim sonucu tarihsel bir çöküşü gösteriyor. Atatürk kalksa, belki de bazılarını İstiklal Mahkemeleri’nde sorgulardı.
Erzurum’da siyaset sahnesi bir kez daha değişiyor. CHP, yılların kadim kalesinde sessiz bir çöküş yaşıyor. İl başkanlığı seçim sonuçları, halkın beklentilerini karşılamayan bir partinin artık gözden düştüğünü ortaya koyuyor. Artık söylemler, nutuklar ve geçmişin mirası yetmiyor; halk işin gerçeğine bakıyor, kim ne yapıyor, kim neyi ihmal ediyor, hepsini sandıkta işaretliyor.
Atatürk dönemini anmak belki iddialı gelebilir, ama tarih bize bir şeyleri hatırlatmakta ısrar ediyor. Vatan, millet ve halkın güveni söz konusu olduğunda gevşeklik, tavır, sorumsuzluk affedilmezdi. O dönemde bazı tavırlar İstiklal Mahkemeleri’nde sorgulanır, hesap sorulurdu. Bugün durum biraz farklı görünebilir amayapılan seçimde net mesaj, aynı sert uyarıyı taşıyor: “Halkın güvenini boşa çıkaranlar tarih önünde hesap verecek.”
Erzurum’da CHP’nin sessiz çöküşü, yalnızca bir parti meselesi değil. Bu, siyaset anlayışımızın sınavı. Sadece lafla, sadece geçmişin mirasıyla halkı etkilemeye çalışmak artık yetmiyor. İnsanlar artık sahte vaatlere, boş nutuklara ve temsiliyet boşluklarına katlanmıyor.
Bugün Erzurum’da sandık, sessiz bir itirazın sesi oldu. Ve bu ses, yalnızca bir partiyi değil, tüm siyaset anlayışını sorgulatıyor. Kim halk için çalışıyor, kim sadece kendi koltuğu ve menfaatini düşünüyor; işte fark burada ortaya çıkıyor.
Sessizlik, Affedilmez
Parti tabanı eriyor, liderler sessiz. Oysa halkın beklentisi açıktı: kararlı duruş, somut adımlar, hesap verilebilirlik. Ama sessizlik, ihmalkârlık ve gaflet, Erzurum’da halkın sandıkta verdiği net mesajla cezalandırıldı.
Tarih Tekrarını Sevmez
Atatürk kalksa ve bugünkü tabloyu görse, belki de bazılarını İstiklal Mahkemeleri’nde sorgulardı. Tarih, sorumsuzluğu ve halkı hiçe saymayı affetmez. Bugün sandıkta gördüğümüz, sadece CHP’nin değil, tüm siyaset anlayışının sorgulanmasıdır.
Erzurum’da halk artık laf değil, iş görmek istiyor. Sessiz çöküş, uyarının ta kendisi. Siyasetçiler ve partiler, artık sadece kendi miraslarına değil, halkın güvenine sahip çıkmak zorunda. Sessizlik yok, ihmal yok, hesap verilebilirlik şart. Yoksa tarih, her zaman olduğu gibi, acımasız ve net mesajını verir.