Prof. Dr. Hakkı Keskin
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinden hukukçu olduğu belirtilen 10 kişiyi anayasayı hazırlamakla görevlendirdi. Yalnızca bu anlayış bile, yeni bir anayasanın bu ortamda neden yapılamayacağının en açık kanıtıdır.
Gerçek anlamda demokratik anayasalar, demokratik siyasi ortamlarda, farklı siyasi partilerin ve değişik eğilimleri temsil eden toplumsal kuruluşların temsilcilerinin birlikte ortak çalışmalarının ürünü olarak ortaya konabilir.
1961 Anayasası, Kurucu Meclis tarafından hazırlanmıştır. Kurucu Meclis, askeri müdahaleyi yapan Millî Birlik Komitesi ve TBMM yetkilerine sahip olan Temsilciler Meclisi tarafından hazırlandı. Kurucu Meclis’in üyelerinin bir kısmı seçim sistemi ile; bir kısmı siyasi partilerin vekilleri ile, bir kısmı da gazeteler, barolar, sendikalar, yargı mensupları, öğretim görevlileri ve üniversiteler, gençlik ve esnaf dernekleri, ticaret ve sanayi odalarının temsilcilerinden oluşuyordu.
1961 Anayasa önerisi, Kurucu Meclis üyelerinin önerileri göz önünde tutularak, toplumda kendini saygın anayasa hukukçusu olarak benimsetmiş kişilerin bir araya gelmeleriyle hazırlanmıştır. 1961 Anayasası, dünyanın en demokratik ve saygın anayasalarından biri olarak kabul görmüştür. Ne var ki sağ görüşlü siyasi partiler bu denli demokratik ve sosyal haklar tanıyan bir anayasayla “ülkenin yönetilemeyeceğini” iddia ederek, 1961 Anayasası’nın çok büyük ölçüde değişmesini sağladılar.
ERDOĞAN’IN SİVİL ANAYASA SÖYLEMİ
Erdoğan’ın 23 yıllık iktidarı döneminde değiştirilmesini istediği 1982 Anayasası’nın, üçü referandumla olmak üzere yapılan 12 değişiklik ile 134 maddesi değiştirilmiştir.
Türkiye’de parlamenter sistem, 16 Nisan 2017’de değiştirilmiş; dünyada hiçbir demokratik ülkede olmayan biçimde yetkiler tek kişiye, Erdoğan’a verilerek tamamen otokratik bir sisteme geçilmiştir.
Erdoğan’ın şimdiki anayasa değişikliğiyle ne istediği çok açıktır. Geçerli olan anayasaya göre Cumhurbaşkanı yalnızca iki kez seçilebilmektedir. Erdoğan, DEM Parti’nin oylarını da alarak mecliste anayasa değişikliği kabulü için gerekli olan 400 milletvekiline ulaşabilirse, yapmayı istediği anayasa değişikliğiyle üçüncü ve belki de yaşam boyu olacak biçimde Cumhurbaşkanı seçilebilmeyi istemektedir.
Bu ilişkide, AKP`de ve Cumhur İttifakı’nı destekleyen siyasi partilerde, öteden beri anayasanın değişmez ilkelerini oluşturan “demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin” temel ilkelerine ve felsefesine karşı olanlar, bazı değişikliklerin yapılmasını istemektedir. Değiştirilmesi mümkün olmayan anayasanın ilk dört maddesindeki temel ilkelerin, anayasanın bazı maddelerin değiştirilmesiyle içini boşaltmayı istemektedirler. Yeni “sivil anayasa” tartışmasının özeti budur.
ANAYASA, AYM KARARLARI VE İKTİDAR
İktidar, geçerli olan anayasaya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına ve de Türkiye’nin de bağlı olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymamaktadır.
En üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi kararlarına karşın, milletvekili seçilen Can Atalay’ın hapiste tutulması; yine Anayasa Mahkemesi kararlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına karşın, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın yıllardır hapiste bulunmaları, Türkiye’de yargı bağımsızlığına uyulmadığının en açık kanıtlarıdır.
İstanbul’da seçmenlerin özgür iradesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun, hiçbir yasal dayanağı olmaksızın tutuklanması, demokratik hukuk devleti ilkelerinin hiçe sayıldığının en açık kanıtıdır.
Üstelik Ekrem İmamoğlu, CHP’nin Cumhurbaşkanı önseçiminde 15,5 milyon oy alarak, Erdoğan karşısında CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olmuştur.
CHP’li belediyelere yönelik son operasyonda gözaltına alınan Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, CHP Parti Meclisi Üyesi Baki Aydöner, eski CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun da aralarında bulunduğu 22 kişi tutuklandılar.
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ il başkanları toplantısında yaptığı açıklama nedeniyle, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan aylardır Silivri’de tutuklu bulunmaktadır.
31 Mart 2024’te Türkiye’de yapılan yerel seçimlerde, belediye başkan adayı olmalarında hiçbir yasal engel görülmeyen DEM Partili Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanları, keyfi kararlarla görevlerinden alınarak yerlerine bu illerin valileri kayyum olarak atandı.
İşte bu nedenler, Uluslarası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün (International IDEA) 2023 Demokrasinin Küresel Durumu raporuna göre Türkiye hukukun bağımsızlığı alanında 173 ülke içinde 148. sırada yer alıyor.