Konuşmak Bedava Olunca Değerini Kaybetti
Bugün toplum öyle bir yere geldi ki, herkesin ağzında mikrofon, kimsenin elinde kulak yok.
Anlatmak bir yarış, dinlemek gereksiz yük gibi.
Konuşmak kolay; düşünmek zor.
Konuşmak hızlı; anlamak zahmetli.
Konuşmak havalı; dinlemek mütevazı.
O yüzden ortalık laf kalabalığından geçilmiyor.
Her kafadan bir ses değil;
her ses bir kafadan fırlıyor.
Yani günün özeti şu:
Herkes konuşuyor,
konuşmanın kıymeti kalmıyor.
Dinlemek Değil, Sıra Beklemek
Bugün biri konuşurken diğerinin yaptığı şey dinlemek değil, sadece konuşma sırasını beklemek.
Sanki herkesin içinde bir kronometre var:
“Ne zaman susturup kendi cümleme geçeceğim?”
Karşısındakinin ne dediği umurunda değil,
ama kendisinin ne diyeceğini günlerce düşünüp prova yapıyor.
Artık sohbet yok,
tek taraflı yayın var.
Yani herkes kendini anlatıyor ama kimse kimseyi duymuyor.
Birbirini duymayan bir toplum,
gürültülü ama iletişimsiz bir kalabalıktan ibaret kalır.
Sosyal Medya: Sesin Çoğalıp Anlamın Azaldığı Yer
Bu çağın en büyük yanılgısı şudur:
“Sesim daha çok çıkıyor, o halde beni anlıyorlar.”
Hayır.
Sadece daha çok gürültü yapıyorsun.
Sosyal medyada herkes kendini yayıncı sanıyor:
Kimi siyasetçi,
Kimi ekonomist,
Kimi ilişki gurusu,
Kimi filozof kesilmiş…
Ama ortada bir problem var:
Hazmedilmemiş bilgi, cümle olur ama gerçek olmaz.
Herkes çok şey söylüyor ama söylediklerinin içi boş.
Gerçek bilgi görünmezleşti,
iyi cümle üretmek marifet oldu.
Bu yüzden bugün toplum;
çok sesli, az anlamlı.
Dinlemeyen İnsan, Anlamayan İnsandır
İnsanların çoğu şunu unuttu:
Dinlemek, anlamanın giriş kapısıdır.
Ama kapı kapalı.
Çünkü dinlemek artık bir erdem değil, kayıp bir sanat hâline gelmiş durumda.
Birini dinlediğinde sanki güç kaybediyormuşsun gibi davrananlar var.
“Asla susma, hep konuş, hep iddia et” denen bir dönemden geçiyoruz.
O yüzden toplumda hem empati azaldı,
hem de anlam arayışı zayıfladı.
Çünkü herkes kendini anlatırken
kimse başkasının hikâyesinde kendini görmeye çalışmıyor.
Sözün Kıymeti, Kulakların Açık Olduğu Zamanlarda Artar
Söz, dinleyen varsa güçlüdür.
Kulak yoksa, en güzel cümle bile duvara çarpar.
Bugün toplumda yaşanan şey tam olarak budur:
Herkesin söylediği duvara çarpıyor.
Ses geri dönüyor, yankı yapıyor.
Herkes kendi yankısını “destek” sanıyor.
Bu yüzden insanlar sandığı kadar sevilmiyor,
sadece yankıları seviliyor.
Yani aslında toplumun büyük çoğunluğu,
kendini dinleten değil, kendi yankısını dinleyen bir kalabalığa dönüştü.
Konuşan Çok, Duyan Yoksa Değişim Olmaz
Bir toplumun gelişmesi için önce birbirini duyması gerekir.
Duymazsan anlamazsın,
anlamazsan çözemazsın,
çözemezsen aynı yerde dolanır durursun.
Bugün sorun insanların çok konuşması değil,
çok az duymasıdır.
Gerçek değişim ses yükseltmekle değil,
kulak açmakla başlar.
Bir gün gerçekten duymayı öğrenirsek,
konuştuğumuz şeylerin de değeri artacak.
Ama o güne kadar…
Duyan yok, herkes anlatıyor.