78 kişinin öldüğü bir otel, ama suçlular yıllarca tatildeydi.
Yangın bitti, külleri soğudu, ama hesap verilmedi. Şimdi mahkeme “ağırlaştırılmış müebbet” dediğinde, toplumdan bir “oh” sesi geldi belki.
Ama bu “oh”, adaletin sesi değil; gecikmiş vicdanın iç çekişi.
Yıllarca aynı filmi izledik.
Kâğıt üzerinde her şey tamam, mühürler yerinde, imzalar tam.
Ama yangın çıkınca geriye kalan tek şey, yanmış canların sessizliği.
Çünkü bu ülkede “denetim” demek, kahve içip imza atmak; “sorumluluk” demek, bir alt kademedekine suç atmak.
Bu oteli kim denetledi? Kim mühürledi? Kim göz yumdu?
O dosyalar, o ruhsatlar, o izinler...
Hepsi “usulüne uygun” imzalarla dolu ama hiçbiri vicdanla atılmamış.
Bir ülke düşünün:
Her facianın ardından “ihmal” kelimesi artık otomatik yazılıyor.
Artık ölüm bile “olağan iş kazası” muamelesi görüyor.
Otelin sahibi ağlıyor, “öngöremedim” diyor.
Ama halk artık bu cümleye ağlamıyor, gülüyor.
Çünkü her felaketin ardından aynı replik, aynı savunma, aynı gözyaşı.
Hepsi ezber, hepsi tiyatro.
Adalet, ancak cesaretle yan yana durursa anlamlıdır.
Bugün 11 kişi ağırlaştırılmış müebbet aldı.
Peki ya o oteli denetlemeyen bakanlık memurları?
O raporu görmezden gelenler?
O ruhsata imza atanlar?
Onlar da yargılanmadan bu dava tamam sayılır mı?
Bir ülkenin adalet terazisi, sadece sanığın değil; sistemin de tartıldığı yerdir.
Ama bizde terazi hep kırık, kefesi güçlüden yana.
Bu yangın, sadece bir oteli değil, bir ülkenin denetim anlayışını da kül etti.
Şimdi herkes “adalet yerini buldu” diyor.
Hayır, adalet yerini bulmadı; sadece yerini gösterdi.
Ama oraya kimse gitmeye cesaret edemiyor.
78 canın bedelini 11 kişi ödedi belki,
ama gerçekte hepimiz suç ortağıyız:
Sustumuz, alıştık, unuttuk.
Bir ülke böyle yanıyor işte; kibriti bir kişi çakıyor ama yangına milyonlar seyirci kalıyor.
Bu ülkede binalar büyüdükçe vicdan küçülüyor.
Her felaket sonrası “ders alacağız” diyoruz,
ama o dersi bile ezberden okuyoruz.
Oysa ezber değil, yüzleşme lazım.
Çünkü unutmadan söyleyelim:
Yangını söndürmek kolay, ama yanan insanlığın küllerini toplamak zor.