1 tane olsun ama “bizim” olsun…
Birkaç gündür etrafı seyre durdum.
Kim ne yazıyor, kim ne diyecek ve hatta vatandaşın konuyla alakalı olarak yorumu ne olacak diye!
Beklediğim gibi de oldu diyebilirim.
Koskocaman bir sıfır…
Milletvekilliği sayısı 6 dan, 5 e düşmüş, müş…
Durumdan kendilerince vazife çıkarmaya çalışan ve aramızda dolaşarak bu şehrin felaketini bile-isteye bekleyen birileri, hemen sazlarını elerine alarak; başladılar, sahne almaya.
Onlar için fırsat bu fırsattı.
İşte tam zamanıydı ve zaten soğuktan haşlanmış olan milletin birazcık kalan aklını oynatmak için de bekledikleri mikrofon onlardaydı...
Mikrofona konuşun efendim.
Ve
İlk soruları da şu oldu.
Şimdi ne olacak?
Vereyim hemen cevabı, hem de hiç ama hiç bekletmeden…
Hiç de bir şey!
7 den 6 ya düşüldüğü zaman ne oldu ise yine o olacak.
Hatta 13 lerden aşağı düştüğü zaman olanların aynısı olacak.
Unutanlar için hatırlatayım efendim, başta kanunlarımız olmak üzere “Ankara ne der ise o olur!”
Bu yüzden ortalığı velveleye vermenizin ve bu gariban halkı farklı yollara sokmanızın; anlamı da, faydası da yoktur.
Hem ne fark edecek ki?
Sanki vekili biz mi belirliyoruz ki? Ankara belirliyor.
Unuttunuz mu? Biz sadece Ankara’nın masada bulunan tek bir ismine oy atıyoruz. O yüzden, vekâlet noktasında sayılara takılıp kalmayalım derim.
İşlevine bakalım,
Değil mi ki; önemli olanda budur…
5 değil, 15 olsa ne yazar.
Allah aşkına ne değişecek, ne göreceksiniz ki?
Veya beklentiniz nedir?
Karşımıza geçip, olmayan hizmetler için veya yapılamayan çalışmalar için “devletimizin bir işleyiş tarzı vardır” demeyecekler mi?
Veya bu coğrafyada yaşadığımız için haklı olarak pozitif ayrımcılık istediğimiz bazı durumlar ile alakalı olarak, padişah edasıyla “bizim müdahale etme gibi bir durumumuz yoktur” demeyecekler mi?
Aslı dururken vekiline hürmet eden “il” olarak biz kaldık ya, durumu dramatize etmenin bir anlamı da yoktur.
Olaya gerçek yüzünden bakmak en iyisidir.
Kan kaybediyoruz ve bu şehir her geçen gün biraz daha kimsesizleşiyor, aslolan bunu görebilmektir.
Daha bir kaç gün önce bir il müdürü, bu şehire bilmem kaç yılda; ne kadar milyar TL katkı sağladıklarını ve köylümüzü, çiftçimizi, besicimizi, arıcımızı ve dahi uçan kuşumuzu desteklediklerini söyledi.
E hani nerede?
Çiftçiyi desteklediğinizi söylüyorsunuz ortada çiftçi yok, köylerimiz boşalmış, göç veriyoruz.
Kimlere demiyorum, kime verdiniz siz bu kadar desteği?
Hayvancılığı desteklediğinizi söylüyorsunuz, millet halen daha eksi bilmem kaç derecede hem de sabah namazında ucuz et kuyruğuna giriyor.
Ortada et yok!
Vatandaş şu zemheri ve ayaz da yediği soğukta cabası olarak eli boş dönüyor.
Ama söylentilere göre olmayan hayvanların küpeleriyle birileri destek alıyor…
Sahi siz gerçek manada bu küpe sayımını, en son ne zaman yapmıştınız?
Başka bir il müdürümüz çıkıyor ve yine aynı şekilde bilmem kaç yılda, kaç milyar TL desteğin gençlerimize, çocuklarımıza ve sporumuza harcandığını söylüyor.
Kış memleketiyiz ama milyarlarca TL harcanmasına rağmen, ortada uluslar arası göğsümüzü kabartacak derecede madalya yok.
Kendi kendimize madalya verip duruyoruz.
Allah aşkına kime veriyorsunuz siz bu destekleri.
Sayamayacağımız kadar başka il müdürlerimiz de var bizim.
Onlar da yine açıklamalar falan yaptılar.
Mesela,
Devletimizin Cumhurunun Reisinin, malum tünelimiz için “İnşallah bu yıl tamam dediğine”; siz 5 yıl daha beklersiniz diyen olduğu gibi.
Etmeyin, eylemeyin.
Bu kadim halkımın aklını kurcalamayın.
Vekil sayısı 5 e düşmüş, müş.
E nedim oğul, nasıl olsa sahapsız memleket; 5 e de düşer, 1 e de…
Hem; 5 değil de, 15 olsa ne değişecek ki?
1 tane olsun, ama lütfen “bizim” olsun…