10'uncu Alimler Buluşması sonuç bildirgesi açıklandı

10

"İslami Değerlerimize Yönelik İdeolojik Saldırılar" temalı 10’uncu Alimler Buluşması'nın 17 maddelik sonuç bildirgesinde ailelere yönelik saldırılara dikkat çekilerek özellikle gençlerin kapıldığı farklı fikir akımlarına karşı Müslümanlara düşen görevler

Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı 10'uncu Alimler Buluşması iki gün, 3 oturumla gerçekleştirildi.

Her yıl gerçekleştirilen alimler buluşmasının 10'uncusu "İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler" temasıyla Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonunda yapıldı.

Programa HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Filistin'den HAMAS Sözcüsü Fewzi Berhum ve HAMAS yöneticilerinden Sami Ebu Zuhri, Filistin Alimler Birliği Başkanı Dr. Nevvaf Tekruri gibi önemli isimler katılarak konuşmalarını gerçekleştirdi.

Programın bugünkü son oturumunun ardından 17 maddelik sonuç bildirgesi Arapça, Kürtçe ve Türkçe dillerinde kamuoyu ile paylaşıldı.

"O halde sen hanîf olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler." (Rum 30) ayetine atıf ile başlayan sonuç bildirgesinin maddeleri şöyle:

"1- Alimler peygamberlerin varisleridir. Bu veraset, tebliğ ve irşad dışında, inancı sapmalardan, ahlakı yozlaşmadan muhafaza etmek ve ümmeti dini ve dünyevi maslahatına yönlendirmek gibi sorumlulukları da kapsar.

2- Kur’an’ın mübarek olarak nitelendirdiği ve ümmetin kutsallarından olan Mescid-i Aksa ve Kudüs, Kur’an’da lanetlenmiş topluluğun işgali altındadır. Aksa Tufanı ise bu işgale son vermek için cihad farizasını yerine getirdiğinden yanında durmayı inancımızın bir gereği addediyoruz.

3- Kürt halkı İslam’ı benimsedikten sonra fert ve toplum olarak insani kimliğini ve kişiliğini, İslam’ın yüce öğretileri doğrultusunda şekillendirmiştir. Bunun sonucu olarak dini bağlılık, vefa, utanma duygusu, İslami ilimlere sevgi ve toplumsal dayanışma, İslami kişiliğinin temel özellikleri haline gelmiştir.

4- Müslüman halklarda İslami kimlik, kavmi kimliğin ve her türlü aidiyetin üzerinde olmalıdır. İnancımız, “İslam Kardeşliğini” tüm kavimler için kucaklayıcı bir şemsiye olarak öne çıkarmıştır.

5- İslam’a alternatif olarak sunulan ideolojiler, Kürtlerin İslam ile şekillenen geleneksel aile değerlerine karşı amansız bir savaş yürütmüş, Müslüman Kürt halkı neye uğradığını şaşırmıştır. Dünyanın en ahlaksız yaşam tarzı bu yapılanmalar aracılığıyla Kürtlere dayatılmaya çalışılmıştır.  

6- İslam’da aile, insanın huzur ve güven kaynağı, toplumun ise en sağlam temeli olarak kabul edilmektedir. Aile kurumunun korunması ve güçlendirilmesi ise ancak İslam’ın öngördüğü ahlaki ilkeler ve sosyal düzenlemeler ışığında mümkündür.

7- Aile içi iletişimin zayıflaması, değerler sisteminin erozyona uğraması, aşırı bireyselleşme, tüketim kültürünün dayatılması, medya ve dijital kültürün yıkıcı etkileri aile yapımızı tehdit eden başlıca unsurlar olarak öne çıkmaktadır.

8- Tarihin ilk dönemlerinden beri en eski toplumsal yasak ve kebâir günahlardan olan “zina” ve "eşcinsel birliktelikler" son zamanlarda ülkemizde serbest bırakılmış olsa da aile kurumuna zarar veren bu serbestlikten bir an önce vazgeçilmeli ve tekrar yasaklanmalıdır.

9- Aile değerlerini zedeleyen yayınlara karşı kültürel politikalar geliştirilmelidir. Bu noktada, medyaya büyük sorumluluk düşmektedir.

10- Halkın beğenisine ve ilgisine sunulan yayınların, hızlı bir şekilde yaşanan kültürel ve ahlaki değerlerdeki değişim ve dönüşümlerin toplumun İslami değerleri ve ahlaki beklentileriyle örtüşmelidir. Değerlerimizin korunması için bu konu son derece önem arz etmektedir. 

11- Geleneksel dini söylem, gençlere yönelik modern çağın getirdiği zorlukların üstesinden gelmek için yeterli değildir. Diyalog ve açılıma dayalı yeni bir yaklaşım, uygun bir dil ve yöntem geliştirilmesi gereklidir.

12- Sekülerleşmenin sadece entelektüel bir tercih değil, aynı zamanda dini aidiyeti zayıflatmak ve gençleri yabancı yaşam tarzlarına ve değerlere sürüklemek için kullanılan siyasi ve kültürel bir proje olduğu bilinci sistematik olarak işlenmelidir.

13- Beşerî ideolojilerin dayattığı “dinsiz kimlik inşası”na karşı medrese, ilim ve kültür kurumları güçlendirilmeli, ümmetin ortak değerleri yeniden ve güçlü bir şekilde gündeme taşınmalıdır.

14- Çocukların eğitim sürecinin takibi büyük önem arz etmektedir. Ebeveynler, ideolojik ve kültürel saldırıların tehlikeleri konusunda bilinçlendirilmelidirler.

15- Müslümanlar medyayı yalnızca vaaz ve konferanslarda değil, gençlerin dünyasına kendi dilleriyle hitap eden medya platformları kurmalı ve buradan onlara yüksek ahlaki değerler sunmalıdırlar.

16- Ahlaki ve dini bilinci güçlendirmek amacıyla okullar, üniversiteler ve kültür merkezleri ile ulema ortak çalışmalar yürütmelidir.

17- Âlimler sorumluluklarını yerine getirdikleri; gençler de İslami kimliklerine bağlı kaldıkları sürece, ümmet kendini yenileme ve evlatlarını koruma gücüne sahiptir."

Sonuç bildirgesinin ardından, Alimler Buluşmasına katkı sunanlara plaketleri takdim edildi. Programda son olarak toplu hatıra fotoğrafı çekimi gerçekleştirildi. (İLKHA)



Yorumlar (0)

GÜNDEM

Haberi Sesli Oku