Tarih: 16.02.2023 20:59
ULUSAL DEPREM KONSEYİ YENİDEN KURULMASI OLMAZSA OLMAZ ÖNEME HAİZDİR
Faik Akyılmaz'' AFAD gibi bu konuda uzman kuruluşları bir çatı altına alacak iklim değişikliği, afet ve göç bakanlığının kurulması gerekebilir. Bu konu Türkiye'yi yakın gelecekte çok ilgilendirecek. Hem iklimsel sebepler, hem deprem realitesi, hem de buna bağlı göç hareketliliğinden dolayı Türkiye, geçiş noktasında. Dolayısıyla önümüzdeki dönem bu konularda uzman bir yeni bir bakanlık 'GÖÇ VE AFET BAKANLIĞI' ivedi olarak kurulmalıdır.''
Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 İlimizi enkaz haline getiren Deprem nedeni ile Turan Devletleri Konfederasyonu Genel Başkanı Faik Akyılmaz
Göç ve Afet Bakanlığının kırulması, İmar Affının kaldırılması, Fay Yasası, Ulusal Deprem Konseyi ve Eğitimin Her Kademesinde Jeoloji Dersinin Zorunlu olması konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisine dilekçe verdi.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Dilekçe Komisyonu Başkanlığına)
Konu : GÖÇ VE AFET BAKANLIĞI kurulmalıdır.
GÖÇ VE AFET BAKANLIĞI kurulmalıdır. Türkiye iki büyük deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışıyor. İlki 7,7 ikincisi 7,6 büyüklüğündeki deprem; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı. Arama kurtarma çalışmalarının 9. gününde can kaybı 35 bin 418 e yükseldi, yaralı sayısı 105 bin 505 oldu (14.02.2023 tarihi itibariyle). AFAD Deprem Risk ve Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, iki depremini de analiz etiklerini belirterek, ''İlk depremin etkili olduğu süre 65 saniye. İkinci depremin yıkıcı etkili olduğu süre 45 saniye. Bölge yaklaşık 2 dakika çok şiddetli sarsıldı.'' dedi. Tatar, iki depremin açığa çıkardığı enerjinin 500 atom bombasına denk geldiğini açıkladı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerinden derlediği bilgiye göre, geçen yüzyılda ülkede kaydedilen yıkıcı deprem, 26 Aralık 1939 tarihinde Erzincan'da meydana geldi. Kış şartlarının yaşandığı bu dönemde 32 bin 962 yurttaşımız hayatını kaybetti. Bu depremin ardından 1942'de Tokat Erbaa'da 3 bin, 1943'de Samsun'un Ladik ilçesinde 4 bin, 1944'de Bolu GeredeÇerkeş'de 3 bin 959 kişinin hayatına mal olan 7.2 aletsel büyüklüğünde 3 büyük deprem ülke gündemine girdi.
Muş Varto'da 1966 yılında 6.9 büyüklüğünde kaydedilen depremde 2 bin 396, Kütahya Gediz'de 1970 yılında
7.2 büyüklüğünde depremde 1086, Diyarbakır Lice'de 1975 yılında 6.6 büyüklüğündeki depremde de 2 bin
385 yurttaş kaybedildi. Sonraki yıllarda 1976 Van Muradiye'de 7.5 büyüklükte depremde 3 bin 840, 1983'de Erzurum ve Kars'ta 6.9 büyüklükte depremde 1155, 1992 Erzincan'da 6.8 büyüklükte depremde de 653 yurttaşını yitiren Türkiye, 1999 yılına gelindiğinde Marmara depremi olarak anılacak Gölcük merkezli 7.8 büyüklüğündeki sarsıntıyla uyandı. Bu depremde, resmi kayıtlara göre can kaybı bilançosu, 17 bin 480 oldu. Aynı yıl içinde 763 yurttaş da, Düzce'de 7.5 büyüklüğünde meydana gelen depremde can verdi. Deprem açısından dünyanın en riskli merkezlerinden birisi olan Türkiye'nin çok önemli levha hareketlerinin etkisinde bulunuyor. ''Dünyada en riskli kentler açısından yapılan sıralamada İstanbul 2., İzmir ise 20. sırada yer alıyor. Diğer yandan, Günümüz devletlerinde göçler sonrası, kalıcı yabancı sayısı gittikçe artmıştır . Göçler, modern ulus devletlerin merkeziyetçi özelliklerine karşı bir tehdit olarak algılandığı gibi, aynı zamanda içsel bir meşruiyet krizini de tetikler hale gelmiştir. Göç yönetimi, hem devlet sınırları içerisindeki yabancıların girişi ve mevcudiyetini hem de mültecilere ve korunma ihtiyacı bulunan diğer kişilere sağlanan korumayı sağlamak üzere, sınır ötesi göçleri düzenli ve insani bir şekilde yönetmek için, ulusal sistem içindeki çeşitli devlet kurumlarından oluşan mekanizmayı tanımlamaktadır . Göçler aynı zamanda bir kriz yönetimi çerçevesinde ele alınmalıdır. Türkiye, göç yönetimi konusunda küresel işbirliğine daha aktif katılmalı, uluslar arası örgütlenmeler içerisinde yer almalıdır. Sınır güvenliği ve yönetimi konusunda yeni anlayışlara ve yapılanmalara ihtiyaç bulunmaktadır. İklim değişikliği dikkate alındığında güvenli yerleşim yeri anlayışının da değişmesi gerekiyor. Buna göre yerleşke planlarının yenilenmesi gerekebilir. Orman yangınları konusunda da seri örgütlenme ve daha hızlı müdahale şartlarını oluşturacak alt yapıya öncelik verilmeli. Bütün planlar buna göre revize edilmeli. Seller ve orman yangınları artık beklenenden fazla ve sıklıkta olabilir. Nem oranı, aşırı yağmurlar gibi iklim değişikliklerinden kaynaklanan yeni şartlara uyumlu bir altyapı oluşturulması gerekiyor. Bu nedenle hem ilgili bakanlıkların yeniden yapılandırılması, hem de kamuda yeni birimler kurulması gerekebilir. Mesela AFAD'ın çatısı altıda, sel, yangın gibi afetlerde özel ihtisas sahibi yeni birimler oluşturulabilir. Ayrıca, nüfus hareketliliği ve göç hareketliliği dikkate alınarak bu yapılanmalar yeniden ele alınmalı. İçişleri Bakanlığı bünyesindeki, göç idaresi, AFAD gibi bu konuda uzman kuruluşları bir çatı altına alacak iklim değişikliği , afet ve göç bakanlığının kurulması gerekebilir. Bu konu Türkiye'yi yakın gelecekte çok ilgilendirecek. Hem iklimsel sebepler, hem deprem realitesi, hem de buna bağlı göç hareketliliğinden dolayı Türkiye, geçiş noktasında. Dolayısıyla önümüzdeki dönem bu konularda uzman bir yeni bir bakanlık 'GÖÇ VE AFET BAKANLIĞI' ivedi olarak kurulmalıdır.
Faik AKYILMAZ TURAN DEVLETLERİ KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI
14/02/2023
FAİK AKYILMAZ
Adres : DERO KÜÇÜKKARACAVİRAN MAH. KÜÇÜKKARACAÖREN SK. NO: 29 OĞUZELİ / GAZİANTEP
Telefon : 05072045387
E-Mail : faikakyilmazbaskan@gmail com
Dilek ve Şikayet Hakkında
İlgili İdare : T.C CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA
İlgili İdareye Başvuru Yapıldı Mı : Hayır
Yargı Mercilerine Başvuru Yapıldı Mı? : Hayır
Dilekçeme Diğer Başvurucuların Katılmasını İstiyorum : Evet
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Dilekçe Komisyonu Başkanlığına)
Konu : İMAR AFFINI YASAKLAYAN ANAYASA MADDESİ İHDAS EDİLSİN.
İMAR AFFINI YASAKLAYAN ANAYASA MADDESİ İHDAS EDİLSİN. 1948'den bu yana hem doğal afetlerde ciddi sorun oluşturan hem de normal yollarla ev sahibi olmuş insanların hakkının yenmesine sebep olan İmar Affı, İmar Barışı, vb. düzenlemeler bir daha yapılamaması için Anayasa değişikliği ile yasaklanmalıdır. Türkiye Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6'lık iki büyük depremle sarsılırken toplam 10 ilde büyük yıkım oluştu. 30 bini aşkın can kaybının yaşandığı depremlerin ardından binaların enkazlarında arama-kurtarma çalışması devam ediyor. Türkiye depremlerin ardından can kayıplarına ağlarken 'İmar Affı' uygulaması da yeniden gündeme geldi. İlk defa 1984 yılında uygulanan imar affı, sonraki yıllarda çok kez tekrar kanunlaştırıldı.
Yapılacak anayasa değişikliği ile İMAR AFFI yasaklansın, Kamu idareleri imara aykırı yapılara asla izin vermesin. Saygılarımla arz ederim.
Faik AKYILMAZ TURAN
DEVLETLERİ KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI
14/02/2023
FAİK AKYILMAZ
Adres : DERO KÜÇÜKKARACAVİRAN MAH. KÜÇÜKKARACAÖREN SK. NO: 29 OĞUZELİ / GAZİANTEP
Telefon : 05072045387
E-Mail : faikakyilmazbaskan@gmail com
Dilek ve Şikayet Hakkında
İlgili İdare : TBMM BAŞKANLIĞI
İlgili İdareye Başvuru Yapıldı Mı : Hayır
Yargı Mercilerine Başvuru Yapıldı Mı? : Hayır
Dilekçeme Diğer Başvurucuların Katılmasını İstiyorum : Evet
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Dilekçe Komisyonu Başkanlığına)
Konu : FAY Yasası" Çıkarılması Olmazsa Olmaz Öneme Haizdir.
FAY Yasası" Çıkarılması Olmazsa Olmaz Öneme Haizdir. "FAY Yasası" Çıkarılması Olmazsa Olmaz Öneme Haizdir. Kahramanmaraş'ın Pazarcı ve Elbistan ilçelerinde 9 saat arayla 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. 10 il, büyük yıkıma uğradı. Depremin vurduğu illerde toplamda can kayıpları 15.02 2023 tarihi itibariyle 35 bini geçmiş, Depremlerden 80 bin 278 kişinin de yaralı olarak kurtarıldığını açıklandı. Ayrıca 102 bin 388 afetzede, deprem bölgelerinden diğer illere tahliye edildi. Deprem Bölgesind3 13.4 milyon insanımız depremnden etkilenmiş, bu oranın ülkenin yüzde 15,7'sine tekabül ediyor, GSYİH'deki bölge payının yüzde 9.3, bütçe gelirine katkısının ise yüzde 4,7. Dünyadaki fay yasaları en basit tabiriyle aktif diri fayların üzerine bina yapmamayı, varsa oradaki yapıları taşımayı, maksimum kat standardı getirmeyi ya da bu alanları kentsel dönüşüme tabi tutmayı öngörüyor. Uzun vadede de şehirlerin fayın uzağında olacak şekilde büyümesini öngörüyor. Türkiye'nin artık sorgusuz sualsiz, hesapsız kitapsız bu yasayı geçirmesi gerekiyor. Zira Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü haritalarına göre 24 şehrin merkezi, 80'in üzerindeki ilçe ve 500'ün üzerinde köyün altından aktif fay hattı geçiyor. Afet riskini en aza indirmek ve fay hattı geçen kentlerde, insanların can ve mal güvenliğinin sağlanması için gündeme gelen 'Fay Yasası' ile fay hatları üzerinde gerçekleşen yapılaşmaların önüne geçilmesi, mevcutta var olanların ise kentsel dönüşümle yıkılarak vatandaşların daha güvenli bölgelere taşınması bu yasa kapsamında planlanmalıdır. Eğer Fay yasası çıkarsa Türkiye'de 500'e yakın fay hattı imar planları hazırlanırken dikkate alınacak, yapılaşma standartları buna göre belirlenecek. Fayların yaşı, kaç yılda bir deprem ürettiği ve taşıdığı bazı diğer özellikler dikkate alınması gerekecektir. Fay hatlarının geçtiği 18 il ise Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl olarak öne çıkıyor. Çıkarılması düşünülen Fay yasa taslağı ile 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. Maddesi "Yapılacak jeolojik, jeoteknik ve paleosismolojik araştırmalar sonucunda aktif olduğu tespit edilen fay zonları heyelan, kaya düşmesi, çığ, su baskını gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar üzerine herhangi bir yapı inşa edilemez" şeklinde düzenlenerek, ülkemizde depremlerin yaratacağı can kaybı ve hasarların önlenebileceği ya da geçmiş dönemlerde yaşanan can ve mal kaybının böylesi bir yasal düzenleme olmaması eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Yasa yapımı veya değişikliği ilkesel olarak kamu yararı adına, yasaların güncel sorunlara cevaz vermemesi ya da değişen koşullara ilişkin yeni uygulama, denetim ve düzenlemeyi kurgulamak üzere gerçekleştirilir. Yasa yapma teknikleri içerisinde yer alan temel hususlardan biri olan kamu kurum ve kuruluşlarından görüş alınması, diğer kanun maddeleri ile çelişen ve benzeşen kanunların incelemesi gibi işlemler yapılmadan, sağlıklı ve uzun dönemli yasa yapımı gerçekleştirilemez. Ülkemizdeki mevcut yasal çerçeve afet ve afete maruz alanlar için yapılabilecek düzenleme ve uygulamaları tanımlamıştır. Hangi alanda yapı yapılıp yapılamayacağı; jeolojik ve jeofizik etütlerin yanısıra, inşaat yapı tekniği, mimari tasarım, tarımsal amaçlı kullanım, planlama kriterleri, çevresel faktörler vb. çeşitli parametreler dikkate alınarak karar verilmesi gereken bir konudur. Ülkemizde afetin gerçekleşmesi muhtemel ya da afetin gerçekleştiği alanlara hangi mekansal araçlarla müdahale edileceği mevcut yasal çerçeveler ile belirlenmiştir. Hatırlanacağı üzere,1999 Kocaeli ve Düzce depremleri sonrası 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu çıkarılmış, bu kanun ile kamunun denetim yetkisi yeniden tanımlanmıştır. 2011 Van depremi sonrasında ise 2012 yılında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yürürlüğe sokulmuştur. Mevzuattaki ilgili diğer kanun hükümlerini de aşacak ölçüde istisnai bir özellik içeren bu yasanın, 2016 yılında yapılan değişikliklerle kapsamı daha da genişletilmiştir. Bu kanun kapsamında merkezi otoritenin yetkileri artmış, "risk" ve/veya "afet" faktörüne dayalu çok ölçekli bir dönüşüm uygulamaya konulmuştur. Kanunun amacı olan "sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini üretmek" amacı 6 Şubat tarihinde meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki iki farklı depremlerin ardından yeniden tanımlanmalıdır. Ülkemizde yaşanan sorun, yasal mevzuat eksikliğinin aksine, merkezi ve yerel yönetimlerin yasaların kendilerine yükledikleri görevlerini yerine getirmesinde etkili yönetişim modeli eksikliğidir. Ülkemizde aktif olduğu tespit edilen fay zonları heyelan, kaya düşmesi, çığ, su baskını gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir alanlar gibi geniş tanımlı bir ifadeyle, mevcut yapı stokları da dikkate alındığında çok geniş bir alana ilişkin düzenlemede bilimsel çalışmalar dikkate alınmalıdır. Hem yerel hem de merkezi yönetimlerin afetlerde karşılaştığı sorunlarda yasal mevzuat eksikliği giderilmeli. sorumluluklar belirlenmeli ve çıkarılacak yeni fay yasası ve mevcut afetlere yönelik yasalar toplum yararına uygun şekilde, afette can ve mal kayıplarımızı önleyecek biçimde uygulamaya davet ediyor,
'FAY YASASININ' çıkarılmasını talep ediyorum.
Faik AKYILMAZ Turan Devletleri Konfederasyonu Genel Başkanı FAİK AKYILMAZ
15/02/2023
Adres : DERO KÜÇÜKKARACAVİRAN MAH. KÜÇÜKKARACAÖREN SK. NO: 29 OĞUZELİ / GAZİANTEP
Telefon : 05072045387
E-Mail : faikakyilmazbaskan@gmail com
Dilek ve Şikayet Hakkında
İlgili İdare : TBMM GENEL SEKRETERLİĞİ
İlgili İdareye Başvuru Yapıldı Mı : Hayır
Yargı Mercilerine Başvuru Yapıldı Mı? : Hayır
Dilekçeme Diğer Başvurucuların Katılmasını İstiyorum : Evet
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Dilekçe Komisyonu Başkanlığına)
Konu : ULUSAL DEPREM KONSEYİ YENİDEN KURULMASI OLMAZSA OLMAZ ÖNE
HAİZDİR.
ULUSAL DEPREM KONSEYİ YENİDEN KURULMASI OLMAZSA OLMAZ ÖNEME HAİZDİR. 1999 depreminden sonra oluşturulmasına rağmen 2007 yılında lağvedilen Ulusal Deprem Konseyi'nin de yeniden kurularak, alanlarında uzman bilim insanlarının kamu otoritesinin liderliğinde bir araya getirilmesi olmazsa olmaz öneme haizdir. Kurulacak Deprem konseyi, genel olarak deprem konusundaki görüşlerin bir sağduyu süzgecinden geçirilerek kamuoyuna sunulması hedeflenmelidir. Yaşadığımız iki büyük depremin ardından depremin, yazılı ve görsel yayın organlarından kamuoyuna ulaştırılması sırasında önemli sıkıntılar yaşanmıştır. Henüz üzerinde uzlaşmaya varılmamış kişisel görüşlerin, kuramların hatta hipotezlerin kamuoyuna duyurulması ve bunlar üzerinde tartışılması, başta deprem bölgesinde yaşayanlarımız olmak üzere hemen hepimizin günlük yaşamını olumsuz yönde etkilemiştir. Bilim adamları arasındaki bilimsel ya da bilimsel olmayan her tartışmanın kamuoyuna duyurulması da bilime ve bilim adamlarına karşı duyulan güveni ve saygıyı azaltmıştır. İşte bu olumsuz durumun ortadan kaldırılması amacıyla Ulusal Deprem Konseyi'nin yeniden oluşturulmasına karar verilmelidir. Ulusal Deprem Konseyinde, Yerbilimleri, inşaat mühendisliği ve diğer alnlar olmak üzere üç ana grup kurtulabilir. Deprem sorununun yaşandığı bazı ülkelerde birtakım düzenlemelere gidildiği görülmektedir. Avrupa Konseyi'nce kabul edilen "Depremin Önceden Tahminiyle İlgili Etik Kuralları", sorunu tanımlayarak çeşitli kurallar getirmekte ve her ülkede bir "Ulusal Değerlendirme Komitesi" kurulmasını önermektedir. Ülkemizde de kişilerin kendi görüşlerini açıklayabilmelerine bir kısıtlama getirilmeksizin, deprem konusundaki görüşlerin bir sağduyu süzgecinden geçirilerek kamuoyuna sunulmasını sağlamak amacıyla seçkin uzmanlardan oluşan bağımsız bir kurulun oluşturulması gerekmektedir. Böylelikle bu kurulun kamuoyunun güvenini yeterince sağlaması sonucu aykırı görüşlerin etkin olamayacağı beklenmektedir. Depremle ilgili güncel konularda bilimsel tartışmalar sonunda ulaşılan uzlaşma sonuçlarının sağduyu çerçevesinde kamuoyuna duyurulması amacıyla sekizi yerbilimci, sekizi inşaat mühendisi, dördü de diğer alanlardan olmak üzere yirmi uzmandan oluşan ve bağımsız olarak görev yapacak "Ulusal Deprem Konseyi" kurulması olmazsa olmaz öneme haizdir. Kurulacak Ulusal Deprem Konseyi'nin Görevleri: Ulusal Deprem Konseyi'nin başlıca görevleri; - Bilim adamlarınca yapılan deprem tahminlerini bilimsel açıdan değerlendirerek sağlıklı sonuçlar üretmek ve kamuoyunun bu konuda en güvenilir bilgiyi sağduyulu biçimde alabilmesini sağlayacak açıklamalar yapmak, - Ülkemizin ihtiyaçları gözönünde bulundurularak, deprem zararlarının en aza indirilmesine yönelik araştırma çalışmaları için öncelikli alanları belirlemek,- Deprem sorunlarına ilişkin konularda kamu yetkililerine danışmanlık yapmak, gerekli görülen alanlar da politika ve stratejiler üreterek uygulamaya yardımcı olmak,- Deprem tahminleriyle ilgili etik problemler içeren başvuruları değerlendirmek, bu çalışmaların da Avrupa Konseyi'nin "Depremin Önceden Tahminiyle İlgili Etik Kuralları"nı esas alarak uygulamaya yol göstermektir. Ulusal Deprem Konseyi'nin ilk oluşumu Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından yapılacak çalışmalar sonucunda gerçekleştirmelidir. Bu çalışmalar kapsamında; son yıllarda deprem konularında etkin çalışmalar yapmış olan üniversitelerden; üniversitelerle doğal bağı bulunan kuruluşlardan; Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının deprem çalışmalarıyla doğrudan ilgili genel müdürlüklerinden; depremle ilgili çalışma yapan kuruluşlardan; ilgili meslek odalarından kendi kuruluşları dışından en çon onar kişi (dört yerbilimci, dört inşaat mühendisi ve iki diğer alanlardan) konsey üyesi adayı bildirmeleri istenecek; bu veriler değerlendirilerek konsey oluşturulabilir. TÜBİTAK tarafından yapılacak çağrı ile ilk kez toplanacak olan konsey, TÜBİTAK Başkanı'nın başkanlığında yapacağı ilk toplantısında konsey başkanını ve başkan yardımcısını seçebilir. Uzmanlık alanları arasında öngörülen dağılım dengesi bozulmamak koşuluyla, konseyin yarısı üç yılda bir yenilenecek, ilk üç yıl sonunda konseyden ayrılacak üyeler ad çekimi ile belirlenebilir. Yeni katılacak üyeleri konsey kendisi belirleyecek, konseyden ayrılmış üyeler, en az bir dönem ara verdikten sonra konseyde yeniden görevlendirilebilir. Konsey yılda en az dört kez olmak üzere gerekli gördüğü zamanlarda TÜBİTAKBaşkanlık Binası'nda toplanacak, gerekli durumlarda TÜBİTAKBaşkanı da konseyi toplantıya çağırabilecektir. Konsey, kararlarını toplam üye sayısının en az üçte ikisinin (14 oy) oyu ile alacaktır. Konsey çalışmaları için gerekli olan araştırma sonuçları, ilgili kişi ve kuruluşlarca konseye verilecek, bunlar arasında gizli tutulması istenenler olması halinde, konsey gizlilik isteğini özenle ve önemle yerine getirecektir. Konsey'in sekretarya işleri TÜBİTAK tarafından yürütülecek, üyelerin yol ve diğer giderleri TÜBİTAK tarafından karşılanması sağlanabilir. Saygılarımla bilgilerinize arz ederim.
Faik AKYILMAZ Turan Devletleri Konfederasyonu Genel Başkanı
15/02/2023
FAİK AKYILMAZ
Adres : DERO KÜÇÜKKARACAVİRAN MAH. KÜÇÜKKARACAÖREN SK. NO: 29 OĞUZELİ / GAZİANTEP
Telefon : 05072045387
E-Mail : faikakyilmazbaskan@gmail com
Dilek ve Şikayet Hakkında
İlgili İdare : TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA
İlgili İdareye Başvuru Yapıldı Mı : Hayır
Yargı Mercilerine Başvuru Yapıldı Mı? : Hayır
Dilekçeme Diğer Başvurucuların Katılmasını İstiyorum : Evet
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
(Dilekçe Komisyonu Başkanlığına)
Konu : İMAR AFFINI YASAKLAYAN ANAYASA MADDESİ İHDAS EDİLSİN.
İMAR AFFINI YASAKLAYAN ANAYASA MADDESİ İHDAS EDİLSİN. 1948'den bu yana hem doğal afetlerde ciddi sorun oluşturan hem de normal yollarla ev sahibi olmuş insanların hakkının yenmesine sebep olan İmar Affı, İmar Barışı, vb. düzenlemeler bir daha yapılamaması için Anayasa değişikliği ile yasaklanmalıdır. Türkiye Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6'lık iki büyük depremle sarsılırken toplam 10 ilde büyük yıkım oluştu. 30 bini aşkın can kaybının yaşandığı depremlerin ardından binaların enkazlarında arama-kurtarma çalışması devam ediyor. Türkiye depremlerin ardından can kayıplarına ağlarken 'İmar Affı' uygulaması da yeniden gündeme geldi. İlk defa 1984 yılında uygulanan imar affı, sonraki yıllarda çok kez tekrar kanunlaştırıldı. Yapılacak anayasa değişikliği ile İMAR AFFI yasaklansın, Kamu idareleri imara aykırı yapılara asla izin vermesin. Saygılarımla arz ederim.
Faik AKYILMAZ TURAN
DEVLETLERİ KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI
14/02/2023
FAİK AKYILMAZ
Adres : DERO KÜÇÜKKARACAVİRAN MAH. KÜÇÜKKARACAÖREN SK. NO: 29 OĞUZELİ / GAZİANTEP
Telefon : 05072045387
E-Mail : faikakyilmazbaskan@gmail com
Dilek ve Şikayet Hakkında
İlgili İdare : TBMM BAŞKANLIĞI
İlgili İdareye Başvuru Yapıldı Mı : Hayır
Yargı Mercilerine Başvuru Yapıldı Mı? : Hayır
Dilekçeme Diğer Başvurucuların Katılmasını İstiyorum : Evet
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —