Ukrayna'daki savaşın çıkmazı arka planda kalıyor. Şu anda askeri operasyonların yeniden aktif bir aşamaya geçtiği gözleniyor. Ukrayna ordusunun karşı saldırı operasyonlarının başarısızlığı savaş alanındaki durumu ciddi şekilde değiştirdi. Her halükarda, Rus ordusunun yavaş yavaş savunma taktiğinden saldırı taktiğine geçtiği açıkça görülüyor. Bu da yakın gelecekte siyasi-diplomatik alanda etkili olabilir.
Gerçek şu ki, ABD ve Batı'nın Ukrayna'ya askeri yardımının azaltılması, Rusya'nın savaş alanında inisiyatifi ele geçirmesi için geniş fırsatlar yarattı. Dolayısıyla Kremlin bu fırsatı maksimum düzeyde kullanmaya çalışıyor. Rusya ısrarla Ukrayna'daki savaşta daha büyük bir avantaj elde etmeye çalışıyor. Temel amaç, yakın gelecekte barış görüşmelerinin başlaması halinde Rusya'nın şartlarının koşulsuz kabulünü sağlamaktır.
Kremlin, ABD ve Batı'nın Ukrayna'yı kaderine terk etmeye başladığının artık farkında. Böyle bir durumda Rusya, Ukrayna'yı yardım almadan yenme şansını denemeye karar verdi. Bu açıdan bakıldığında Beyaz Saray temsilcilerinin Rusya'yı barış görüşmelerinden kaçmakla suçlaması tamamen saçma görünüyor. Çünkü mevcut durumun asıl suçlusu ve sebebi ABD ve Batı olarak görülüyor. Çünkü Batı'nın resmi Kiev'e vaat ettiği askeri destek şu anda sağlanmıyor ve Ukrayna Rusya karşısında adeta çaresiz kaldı.
Hatta durum o kadar kritik ki Ukraynalı yetkililer bu konuyu zaten açıkça konuşmak zorunda kaldı. Bu ülkenin Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba, Ukrayna'nın Batı'dan askeri yardımını kesmesinin savaş alanında neredeyse felakete yakın bir durum yarattığını itiraf etti. Ancak olayların bu şekilde gelişmesine karşı Ukrayna'nın bir "B" planının bulunmadığını da sözlerine ekledi. Ve resmi Kiev hala "A" planının etkili olacağını, yani Batı yardımlarının devam edeceğini umuyor.
Ancak resmi Kiev'in bu umutlarının gerçekleşme ihtimali çok yüksek değil. Çünkü Biden yönetimi, Ukrayna'ya askeri destek için ayrılan mali kaynakların tükendiğini zaten resmi olarak açıklamıştı. Bu açıklama Kremlin'in elini açtı. ABD, Ukrayna gibi önemli bir ülkeyi büyük felaketlere sürükledikten sonra sessizce geri çekilmeye başladı. Bu açıdan bakıldığında Ukrayna'nın mevcut durumda yaşadığı tüm trajedilerin ana kaynağı, ABD'nin bu ülkeyi kendi çıkarlarına alet etmesi ve feda etmesiyle doğrudan ilgilidir.
ABD Kongresi'nin Ukrayna'ya askeri destek için fon tahsis edilmesi yönünde oy kullanması pek mümkün görünmüyor. Çünkü bir sonraki başkanlık seçimleri Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılacak. Bu seçimleri kazanmayı hedefleyen Cumhuriyetçiler, Ukrayna'daki savaşa harcanan fantastik fonları Biden yönetimine yönelik ana suçlama haline getirmeye çalışıyor. Böyle bir durumda Cumhuriyetçilerin bu konuda Biden yönetimine yönelik suçlamalarını geri çekerek Ukrayna'ya askeri yardımın önünü açacağına inanmak oldukça güç. Eğer bunu yaparlarsa, Cumhuriyetçilerin kampanyasına aykırı olur ve oy kaybetmelerine neden olur.
Ancak Beyaz Saray temsilcileri, Ukrayna'nın durumunu ve Rusya'nın saldırgan davranışlarını öne çıkararak ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçilere bu konuda şantaj yapmaya çalışıyor. Ancak Cumhuriyetçilerin bir seçim yılında bu kadar siyasi şantaja kulak vermesi hiç de inandırıcı değil. Ve bu bakımdan Biden yönetimi Ukrayna'ya askeri yardımın finansmanı konusunda bir kriz durumuyla karşı karşıya görünüyor.
Dolayısıyla Biden yönetimi için Ukrayna'daki savaşta barış aşamasının başlatılması belirleyici bir siyasi manevradır. Bazı haberlere göre ABD Başkanı Joe Biden, Ukraynalı mevkidaşı Volodymyr Zelensky'yi taviz vermeye zorlayarak mevcut durumdan çıkmaya çalışıyor. Ukrayna ile Rusya arasında barış anlaşmasına varılması durumunda, bir sonraki başkanlık seçimlerinde Beyaz Saray'ın eski sahibi Donald Trump'ı yenme şansı yakalayabilir.
Mesele şu ki, eğer Ukrayna, Rusya'nın şartları karşısında imtiyazlı bir pozisyon alırsa, barış anlaşmasının imzalanması oldukça mümkün görünüyor. Bu durumda Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump'a yönelik suçlamaların ana nedenleri ortadan kalkacak ve Beyaz Saray'ın sahibi Joe Biden'ın kamuoyundaki notu şu ankinden daha olumlu olacaktır. Sonuç olarak Başkan Joe Biden'ın seçimleri kazanma şansı konusunda daha umutlu iddialarda bulunma fırsatları doğacaktır.
Eski başkan Donald Trump, Beyaz Saray'ın şu anki sahibi Joe Biden'a karşı bir "haçlı seferi" başlattığını resmen açıkladı. Donald Trump'a göre onun başkanlık seçimlerine katılımı, Beyaz Saray sahibi Joe Biden tarafından yok edilmekte olan ABD demokrasisinin kurtarılması açısından belirleyicidir. Ve bu açıdan bakıldığında ABD'de bir sonraki başkanlık seçimlerinin şiddetli çatışma koşullarında yapılacağını şu anda tahmin etmek mümkün.
Biden yönetiminin Cumhuriyetçilerin agresif seçim kampanyasını yanıtsız bırakmayacağını da belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla Beyaz Saray temsilcileri, Cumhuriyetçilerin seçimleri kazanma şansı konusunda ciddi endişe duydukları gerçeğini saklamakta zorlanıyor. Hatta bu kaygı, siyasi rakibi çeşitli idari yöntemlerle köşeye sıkıştırma noktasına kadar gelişmiştir. Böylece, başkanlığın baş adayı Donald Trump'ın ABD'nin iki eyaletindeki seçimlere katılma hakkı mahkeme kararıyla engellendi. Bu da seçim sonuçlarına müdahale etme girişimi olarak nitelendirilebilecek bir adımdır.
Elchin KHALIDBEYL
Siyaset uzmanı