Tarih: 29.10.2025 09:11

Trabzon’un gölgesinde kalmış bir şehir…(2)

Facebook Twitter Linked-in

Trabzon'un gölgesinde kalmış bir şehir…(2)

Samimiyet noktasında her kim elini taşın altına koyarak "ben de varım" diyorsa şayet, işte meydan. 

globalhakis.com/özel-yorum-değerlendirme-haber

Zaten şunun şurasında; değişen dünyanın masa başında yeniden dizaynı ve güncellenmesinden kaynaklanan, ekonomimizde ciddi anlamda  oluşturduğu farklar nedeniyle sıkıntılara yol açması yüzünden, erken den geleceği her halinden belli olan seçimlere ne kaldı ki? 

 

fotoğraf/ Nihat Kılıçoğulları

 

Erzurum'un başta STK ları olmak üzere tüm kurum ve kuruluşları için çağrıda bulunmanın şimdi tam sırasıdır. 

Hiç kimse yalandan Bayburt dönmesi yaparak, milletin vaktini de umudunu da çalıp durmasın. 

Herkes makamında, yerinde oturup işine gücüne baksın lütfen. 

Bayburt demişken, bu hafta sonu Ordu'ya gitmemiz icap etti. 

"Dostumuzun dostu, bizim de dostumuzdur" düsturuyla kalkıp "han/hancı" muhabbetiyle; üstelik gözlemleyerek, gözleyerek ve gözleme yiyerek vardık Ordu'ya. 

Normalde 5-6 saatlik yolu, oyalanmamız nedeniyle ortalama 10-12 saate çıkararak madem ki gidiyoruz; hem ziyaret, hem de ticaret mantığıyla işe döktük iyi mi! 

Zaten bu yazı dizimizin sebebi de bu seyahat yüzünden hâsıl oldu. 

Daha Erzurum'dan çıkışta, Teknik Üniversitenin önünden şehir dışına çevre yoluna doğru aracımız rota alırken, aklımıza gelen tek şey; sağlı/sollu tarlalarımızın tamamına yakınının beton altına gömülerek, başta üzerine "tarımı ihya edilecek çalışmaların araştırılacağı" bir ilim yuvası yapılması ve hatta sonrasında da mutlu ailelerin oturabilmesi için birilerinin ciddi özverileri sonucunda (!) imara açılan çiçeği burnunda ki imar alanlarının hızlı ve sanki de "talandan mal kaçırırcasına" devam eden yapılaşmaları oldu.

Aslında gerçeği söylemek gerekirse, tarlaların ortasına dökülen bilim betonuna ek olarak sağlıklı bireylerin yetiştirileceği konutların inşasının bitimi sonrasında, tarım ürünleri hususunda dışa bağımlılığı tescillenmiş olacak olan şehrimizin, bahse konu olan yarınlarında (!) tarım arazisi olarak nereleri kullanabileceği sorusunun cevabını nasıl buluruz, onu aradık…

Bu arada asistan yapılacağı vaadiyle bahçesinde umut işçisi olarak çalıştırılanların (!) yer aldığı hobi bahçelerini es geçmemek lazım elbette ki. Hobi bahçelerini her gördüğümde Güzel Sanatlardan bir hocamız aklımıza gelir ki "saltanat kayığı" kıssasından hissemize düşeni unutmak, ne haddimize… 

Bu arada, çevre yolunun ikiye bölmüş olduğu yolun şehire bakan kısmının tamamının; yani, Ilıca-Hilalkent arasının, yapılaşma neticesinde tarım arazisi olma özelliğini ne yazıktır ki tümden kaybettiğini üzülerek belirtmekte de fayda var. 

 

fotoğraf / Nihat Kılıçoğulları

 

Yani tarlalıktan çoktan çıkmış… Bilin istedim.

Uçak yolculuğu yapanlarımızın havadan bu durumu görmemesi mümkün değil! 

Üstelik çok kısa bir zaman sonrasında; tarımdan çalarak bina yapımına, betonlaşmaya ve menfaat çıkarları doğrultusunda sözde imarlaşmaya harcadığımız bu toprakları nasıl arayacağımızın hesabını varın siz düşünün…

Umarım ki birilerinin muradı da olmuştur. 

Gözümüz aydın olsun, ne diyelim…

Bu şehirde kalmayı düşünenler ve özellikle de mecbur olanlar için söylüyorum tüm bunları.

Bugün burada, bu kararları verenlerin büyük bir çoğunluğu, yarın tıpkı diğerleri gibi şehri terk edeceklerinden dolayı; tarım arazisiymiş veya gıda sektöründe dışarıya ve birilerine muhtaç kalınacakmış gibi lüzumsuz başlıkların kimsenin umurunda olmadığının altını da çizelim.

Oysaki tarım alanlarına doğru değil, Palandöken'in dışındaki dağlara doğru imar çalışması yapılabilseymiş, şehrimizin bu günkü durumunun daha farklı ve daha güvenilir olur düşüncesini taşımamak elde değil. 

Kavak Mahallesi, Dağ Mahallesi yani Gaziler ve Şehitler Mahallesi yapılaşma için daha müsait bence. Hatta daha yukarılara doğru, ötelere giderek günün birinde çok değil birkaç yıl sonra tabyalarla kucaklaşarak daha iyi bir tarih bilincine de sahip olabiliriz. O bölgeler bomboş olarak öylece kimi bekliyor diye sormayalım mı? 

O konuyu bu seyahat yazısını bitirdikten sonra yeniden değerlendirmeye almak için not olarak kenara koyalım ve biz yine ovaya, hobi bahçelerimize dönelim ve başlayalım hayal kurmaya…

Düşünsenize türkülerimizin ilham kaynağı olan Erzurum Ovası, sadece tarıma dayalı bir adım ile gözümüzün önünde durmakta. 

Hem de her türlü tarımın yapılabileceği tekniklerle. 

Daha geçenlerde Erzurum Ticaret Borsası "Brokoli" bitkisini tarlalarımız için ikinci ürün olarak ortaya attı ama iki üniversitemizin olduğu bu şehirde, hem de tüm dünyaya "ziraatçı" yetiştiren okullarımız varken; bu şehir brokolinin lahana cinsi olduğunu yeni öğreniyor. Üstelik lahananın üretim ana yurdu ve en çok tüketilen yerlerin içerisinde de bu şehir gelmekteyken…

 

Fotoğraf / Nihat Kılıçoğulları 

 

Pes doğrusu!

Bu duruma yorum bile yapmıyorum.  

Kim ne anlıyorsa anlasın…

Ama ne yazıktır ki bir kez daha üzülerek belirtmem gerekiyor; kaybolan Erzurum Ovasının tam ortasından geçmekte olan çevre yolunun şehire bakan kısmının yanında, diğer kısmının da kısa bir zaman sonra sizlere ömür olacağını şimdiden haber verelim istedik. 

Kolaylıkla, zahmetsizce ve aynı zamanda da daha hesaplı bir şekilde tarım arazilerinin üzerini imar açarak, beton döktüren o birileri; helvaları şimdiden hazırlasın derim. Helvaları yedikten sonra kimlerin ne şekilde bu gariban şehrin ıskatına oturacaklarını tahmin edebilmek için hiç ama hiç kâhin olmaya gerek yok. 

Aslında bu seyahate çıkarken düşündüğüm tek şey az/biraz kafa dinlemek olacaktı ama gördüklerimin karşısında yuttuğum küçük dilimin yüzünden, yıllardır Polyannacılık oynayarak kendimi avuttuğum "bardağın dolu tarafına bakma" huyumu 360 derece değiştirdiğini de ifade edebilirim.

Uykudan uyanmak diye buna derim işte…

Düşünsenize,

Kanun zoru veya başka bir ikna yöntemiyle sadece ve sadece değerinin milyonda birine elden çıkarılan bu topraklar, başkalarının elinde olsa idi inanıyorum ki daha başka ve daha faydalı şekilde değerlendirilirdi. 

 

Fotoğraf / Nihat Kılıçoğulları

 

Biz ne yapmışız? 

Sözüm ona ya hobi bahçesi (!) ya masrafı az olanından ama satışı ebesinin nikâhına denk gelen bir şekilde konut veya işyeri, ya da tarımın nasıl geliştirileceği eğitiminin verildiği üniversite!  

Gel de inanma…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —