Tarih: 28.02.2023 10:56
Tarihin kara lekesi: 28 Şubat
Askeri vesayetin öncülüğünde yargı, bürokrasi, medya ve sermaye çevrelerinin kirli güvenilirliğiyle İslam'ı ve onun yaşamdaki pratiklerini hedef alan 28 Şubat süreci, Türkiye tarihinde kara bir leke olarak görünüyor.
Halkın alışageldiği darbelerden farklı olan 28 Şubat, İslam düşmanı bütün kesimlerin seferber ettiği, icrasında sivillerin etkin rol oynadığı bir darbeydi. Bu süreçte cumhurbaşkanının, muhalefetin, sendikaların, üniversite yönetimlerinin, çeşitli sivil toplum kuruluşunun iş birliğiyle İslami kesime yönelik adeta bir cadı avı başlatıldı. Haber e ayaklarının altındaki alan kartel medyası da ajitasyon ve tahkimatlarla darbenin büyük bir ayağını oluşturdu.
Bu karanlık dönemde milyonlarca kişi fişlendi. Başörtülü kız çocukları okullarından uzaklaştırıldı. Memurları biriktirmek, dindar oldukları için işlerinden atıldı. Tüm karadaki dindarlara yönelik baskı ve zulüm düzenlemeleri. Cunta tarafından yaratılan Batı Çalışma Grubu (BÇG), tüm kurum ve önerileri deneyerek dindar insanları buralardan uzaklaştırdı.
Darbe dinleme en vahşi tarafı ise özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu kaynakları yaşanıyor. Sadece dindar oldukları için ya da camide Kur'an dersi verdikleri için binlerce kişi gözaltına alındı, akıl almaz işkencelerden gözaltına alındı. Darbe darbesi için cesaretle dindarlara karşı örtü pervasız davranıldı ki çocuklar, çocuklara ve yaşlılara dahi işkence edildi. İslam'ın mukaddesatlarına saldırıldı, tesettüre el atıldı, baskın adı altında camilere askerlerle girildi. Dönemin mahkemeleri tarafından özellikle de FETÖ'cü yargıçların anlatımıyla kişi delillerine kullanılmış sadece iddialar üzerinden yargılanıp müebbet hapse mahkûm edildi.
28 Şubat darbe süreci nasıl başladı?
Dindarlara yönelik baskılar Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren süregelse de 28 Şubat darbesine giden süreci kendisinden 1990'lı izlemelerden genel olarak gösterdi. O dönemde Türkiye'de yaşanan ekonomik istikrarsızlık, yargılamalar, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, halkın yeni bir arayış içine soktu. Ekonomideki sorunlar 1994 yılında krize dönüştü. Bu gelişmeler üzerine '5 Nisan Kararları' olarak bilinen ağır ekonomik emzirme hayata geçirildi.
Süreç içinde ilerlerken büyüyen Refah Partisi, Batı dünyasının endişelerine neden Türkiye'de de özellikle İslam karşıtı çevreleri rahatsız oluyor.
Refah Partisi Genel Başkanı merhum Necmettin Erbakan'ın çeşitli platformlarda dile getirdiği 'İslam Birliği' gibi söylemler, sömürgeci Batı'yı bilhassa da siyonist işgal rejimi ve uşaklarını korkutuyordu. Erbakan'ın Türkiye'yi aşıp tüm İslam âlemini kapsayan görüşü, emperyalist güçlerin Türkiye'nin içlerinde dolaşacaklarını harekete geçirmişti. Tüm karalamalara rağmen Refah Partisi 1994 yılındaki yerel seçimlerde büyük başarı gösterdi, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin belediyelerini kazandı. Refah Partisi'nin aldığı oylar cunta tarafından Türkiye'nin muhafazakârlaşması, dindarlaşması olarak algılandı ve bu gelişmeler 'irtica' adıyla öcüleştirilerek ideolojik bir zemine oturmaya çalışıldı.
Refah Partisi, yerel seçimlerde 15 Büyükşehir belediyesinin 5'ini kazandı
27 Mart 1994 - Refah Partisi, yerel seçimlerde yüzde 19,14 oy olarak 15 Büyükşehir belediyesinin 5'ini kazandı. Bunlar arasında İstanbul ve Ankara da vardı. Millî Görüş geleneğinin ilk kez bu oranda oy alması tüm dikkatlerin bu parti üzerine yoğunlaşmasına neden oldu.
13 Nisan 1994 – Merhum Erbakan'ın yerel seçimlerinden sonra partine yönelik tepkileri eleştirirken, 'Refah Partisi adil düzenin gerçekleştirilmesi, geçiş dönemi yumuşak mı olacak sert mi olacak, tatlı mı olacak kanlı mı olacak, 60 milyon buna karar verecek.' Biçimli sözler uzun süre tartışılan konuşmalar oldu. Erbakan'ın bu sözleri kartel medyası tarafından farklı alanlar çekilerek ısıtılıp ısıtılıp servis edildi.
27 Aralık 1995 - Genel seçimler Refah Partisinin zaferiyle sonuçlandı. Oyların yüzde 21,37'sini alarak sandıktan çıkan birinci Refah Partisi 1969'dan bu yana siyaset sahnesinde olan Millî Görüş geleneğinin ilk kez hükümet kurma hakkını kazanmasına kavuştu. Hükümet kurma görevi alan Necmettin Erbakan, yargılama için görüştüğü partilerden destek bulamadı ve görevi iade etti. İttifak turları sırasında askerlerin parti liderlerine Refah Partisi ile hükümet kurmamaları yönünde baskı uyguladıkları belirtildi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurmak için seçimlerden ikinci sırada çıkan DYP'nin lideri Tansu Çiller'i görevlendirdi. Çiller'in de başarısız olması sonucu görev Mesut Yılmaz'a verildi. Hükümet krizi devam ederken Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı,
The İntependent: Osmanlının geri dönüşü
6 Mart 1996 - Baskılar sonucu oluşan ANAP-DYP suçunu güven oyu aldı. Mesut Yılmaz başbakan oldu. Ancak bu hükümet 3 ay iktidarda kalabildi.
28 Haziran 1996 - Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet kurma görevini bir kez daha Necmettin Erbakan'a verdi. DYP ile yapılan müzakereler sonucunda Refah-Yol hükümeti kuruldu. 8 Temmuz'da güvenoyu alan hükümette liderlern ikişer yıllığına başbakanlık yapacakları kararlaştırıldı. Erbakan'ın başbakan oluşumlarını İngiliz The İntependent gazetesi 'Osmanlının geri dönüşü' manşetiyle okuyucularına hizmet etti.
10 Ağustos 1996 - Başbakan Erbakan ilk yurt dışı gezisini İran'a yaptı. Ardından Pakistan, Singapur, Malezya ve Endonezya'yı ziyaret etti. Ziyaret sırasında İran'la doğalgaz, petrol ve enerji iş birliği anlaşmaları yapıldı. D8'in temellerini atan bu ziyaretler dünyada büyük yankı uyandırdı. Erbakan'ın Batı'nın yerine Doğu'yu tercih etmesi, sonuçlarının dış siyaseti ile ilgili önemli ipuçları veriyordu. Erbakan'ın özellikle İran ziyareti, ABD ve siyonistlerde büyük bir aksama meydana gelmişti.
2 Ekim 1996 – Rahmetli Erbakan, Afrika ülkelerini kapsayan ziyaretlerine başladı. Sırasıyla Mısır, Libya ve Nijerya'yı ziyaret eden Erbakan'ın Libya ziyareti, 28 Şubat medyası tarafından sık sık getirildi.
24 Ekim 1996 - Başbakan Necmettin Erbakan'ın davetlisi olarak Çırağan Sarayı'nda bir gelen araya 8 İslam ülkesinin devlet başkanları ekonomik iş birliği konusunda mutabakata vardı. Bugün de görevine devam eden D-8 kuruldu. İçten ve dıştan gelen tüm tepkilere rağmen Erbakan, İslam Ortak Pazarı, İslam NATO Gücü, İslam Dinarı gibi Müslümanları bir arada tutacak, emperyalizme karşı güçlü kılacak projelerden söz etmeye devam etti. Bu yıllarda ilk adım olarak G-7'ye karşı D-8'i hayata geçirmişti.
3 Kasım 1996 - Türkiye'de derin devlet yapılanmasını ortaya çıkaran Susurluk'taki trafik kazası meydana geldi. Kazada, araç içinde DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak, 'Mehmet Özbay' sahte elemanlarını taşıyan, egemenlik kırmızı bültenle baktı Abdullah Çatlı ve polis okulu müdürü Hüseyin Kocadağ vardı. Kazaya karışan otomobilde çok sayıda silah ve sahte pasaport ile kimlikler çıktı. Skandal, yönetim merkezi DYP'yi zor durumda bırakırken Refah Partisi'nin de olaydan olumsuz etkilenmesine neden oldu.
28 Aralık 1996 - Aczmendilerin lideri Müslüm Gündüz 'irtica' haberleriyle gündem uzun süre meşgul oldu. Gündüz'ün evi kameralar eşliğinde yapılan baskın gözlem günlerice haber bültenlerinde yayınlandı.
CHP, başbakanlık konutunda verilen iftar yemeği için suç duyurusunda bulundu
7 Ocak 1997 - 28 Şubat cuntasının baskısıyla Doğru Yol Partisi'nden bazı milletvekilleri partilerinden istifade etti. İstifa eden vekillerin düşünceleri Refah Partisi'yle devam etmek istemeleriydi. İstifa eden vekiller daha sonra Demokrat Parti'ye katıldı.
11 Ocak 1997 - Başbakan Necmettin Erbakan, Başbakanlık Resmi Konutu'nda çeşitli din adamlarını ve kanaat önderlerini iftarda ağırladı. Davetlilerin dini kıyafetleriyle programa katılmaları genişçe yer buldu, askerle hükümet arasında gerilimin artması neden oldu.
16 Ocak 1997 - CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin ve bir grup milletvekili,Başbakanlık Konutu'nda verilen iftar yemeği için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
17 Ocak 1997 - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'dan Genelkurmay Başkanlığında brifing aldı.
26 Ocak 1997 - Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ve kuvvet komutanları, Gölcük Donanma Komutanlığında, 3 gün devam eden üstün galip geldi.
28 Ocak 1997 - Danıştay, Bakanlar Kurulunun, memurların çalışma saatlerinin Ramazan ayına göre muhafazasını öngören kararnamesini durdurdu. Danıştay, kararnameyi laikliğe aykırı kısıtlamalar için durdurduğunu açıkladı.
31 Ocak 1997 - Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç, Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Sönmez Köksal, Cumhurbaşkanı Demirel'i ziyaret etti. Ziyarette, 'Taksim Meydanı'na cami yapılması, başörtüsü meselesi, Ramazan mesaisi' gibi konular hakkında konuşuldu.
Filistin'le dayanışma gecesini düzenlenceye kadar tanklar kaldırdı
31 Ocak 1997 - Refah Partili Sincan Belediyesi tarafından Filistin'le dayanışma gecesi düzenlendi. Dünya Kudüs Günü'ne denk gelen bu geceye İran Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri de davet edildi. Programda, Filistin intifadasını canlandıran bir tiyatro sergilendi ve çeşitli konuşmalar yapıldı. Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız da burada bir konuşma yaptı. Yıldız yaptığı konuşma sırasında 6 Şubat'ta gözaltına alındı. Daha sonra yargılandığı Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından 4 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sincan'daki verimli günlerce manşetlere sahip olan cunta medyası hükümeti zor durumda olmak için yoğun çaba sarf etti.
4 Şubat 1997 - Başbakan Necmettin Erbakan, Sincan'daki etkinlik nedeniyle gerilen ortamı yumuşatmak amacıyla 'Biri hataen bir resim asarak bu ülkeyi yıkamaz.' dedi. Aynı gün 20 tank ve 15 zırhlı araç Sincan kent merkezinden geçiş yaptı. Genelkurmay İkinci Başkan Orgeneral Çevik Bir, tankların Sincan'dan geçiş ile ilgili olarak daha sonra yapacağını 'Demokrasiye dengelerini gerçekleştirdik.' ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Demirel, Sincan'daki olaylar nedeniyle Başbakan Erbakan'a bir 'uyar mektup' gönderdi.
15 Şubat 1997 - Cunta'nın yönlendirmesi ile Ankara'da 'Şeriata karşı kadın davetleri' adı verilen bir organizasyon düzenlendi. Yürüyüşe TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da katıldı.
24 Şubat 1997 - Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı siyonist işgali tamiri ziyaret etti. Karadayı, dönem siyonist işgal rejimi sözde Başbakan Benjamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Amnon Şahak ile görüştü. Karadayı, Netanyahu'ya 'Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler her zaman iyi olmuştur. Bundan sonra daha iyi olacaktır.' dedi. MGK kararlarından hemen önce siyonist işgale yapılan bu ziyaret, darbenin arkasındaki siyonistlerin olduğu iddialarını güçlendirdi. Nitekim ABD'deki Yahudi lobilerinden Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JINSA) 28 Şubat bildirisinden bir yıl sonra yaptığı inceleme Erbakan hükümetinii varlıkların devrini itiraf etmişti.
'İrtica PKK'den daha büyük bir tehlikedir'
24 Şubat 1997 - Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, 'İrtica PKK'dan daha büyük bir tehlikedir.' dedi.
28 Şubat 1997 - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başkanlığında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplandı. 9 saat süren toplantının ardından 28 Şubat kararları açıklandı. 'Rejim aleyhtarı irticai'ye ulaşılmasına karşı alınması gerekenlerin gözetilmesi' başlıklı bildiri, toplam 18 maddeden oluşuyordu. Buna göre; Temel eğitim 8 yıl çıkarılacak, imam-hatip okulları meslek okuluna dönüştürülecek, irticai'ye katılacakları için TSK'daki görevlerine son verilen askerler belediyelerde istihdam edilmeyecekti. Tüm Kur'an kursu Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullara bağlanacak, tarikatların faaliyetleri yasaklanacak ve aralarındaki ilişki içinde olan finans birikimi ve vakıflar kapatılacak. 28 Şubat kararlarının ayrıntılı bölümlerinden çerçeve niteliğinde olması, kararları uygulayacak merhametlere geniş bir inisiyatif vermiş,
4 Mart 1997 - Başbakan Necmettin Erbakan, MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç'tan kararların yumuşatılmasını istedi, aksi halde bildiriyi olumsuz etmeyeceğini söyledi. 13 Mart'ta Başbakan Necmettin Erbakan, medya tarafından MGK kararlarını 'imzaladı' şeklinde sunuldu. Ancak 2013'te '28 Şubat Post Modern Askeri Darbesi Davası' soruşturmasında Erbakan'ın kararlarına taraf olmadığı, MGK tutanakları incelenerek teyit edildi. Kararların örgütlenmesinden sonra işçi ve sendika işçileri konfederasyonları, 28 Şubat kararlarına destek verdiklerini açıkladı.
5 Mart 1997 - MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç, Başbakan ile görüşmesinden sonra, 28 Şubat kararları için imzaların atıldığını söyledi. Erbakan, MGK kararlarının uygulanması için harekete geçti. Kararların TBMM'de tartışılmasını istedi. Buna karşı TBMM Başkanı Mustafa Kalemli, 'MGK kararlarının muhatabı hükümettir. Kesinlikle onları Meclis'te tartışırım.' diyerek safını tuttu.
7 Mart 1997 - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, MGK kararlarının arkasında olduğunu söyledi söz konusu kararların uygulanması durumunda infazların sorumlularını alacaklarını söyledi.
Toplama Kur'an kursu ile dini eğitime ağırlık veren dernek ve vakıf kapatıldı
12 Mart 1997 - 28 Şubat kararları ilk olarak Ankara'da 3 Kur'an kursu kapatıldı. Daha sonra baskılar tüm ülkeye yayılarak binlerce Kur'an kursu ve dini eğitime ağırlık veren dernek ve vakıf kapatıldı.
22 Mart 1997 - Millî Eğitim Bakanlığı, imam hatip liselerini de kapsayan bütün ortaokulların eğitimleri olarak öğretim yöntemleri üzerinde durulduğunu açıkladı.
25 Mart 1997 - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, MGK kararlarına atıfla 'Burada alınan kararlar, herkesin riayet etmesi gereken kararlardır.' diyerek MGK'nın, hükümetin ve Meclisin üzerinde var olduğunu işaret etti.
31 Mart 1997 - 28 Şubat'tan sonraki ilk MGK toplantısı yapıldı. Toplantıdan sonra bulunduğu Genelkurmay İkinci Başkan Çevik Bir, laiklik muhalif akımlarla mücadele sonunda TSK'nın birinci önceliği olduğunu ifade ederek 'İlk hedef irticadır.' dedi.
4 Nisan 1997 - Darbe sürecinde hükümet karşıtı tavırlarıyla dikkat çekici TÜSİAD darbecilere açık destek verdi. TÜSİAD Başkanı Muharrem Kayhan, yapacağı 'MGK sivillerin sakinlerini tamamlaması.' dedi.
Fetullah Gülen, Refah-Yol yönetimine 'Emaneti iade edin, çekilin!' gösteri yaptı
16 Nisan 1997 - FETÖ lideri Fetullah Gülen, ortak bir televizyon programı 28 Şubat darbesini destekledi. Gülen MGK kararları için 'İslami usullere göre değerlendirildiğinde bu bir içtihattır. dedi. 18 Nisan'da Hürriyet gazetesinin manşetinde Gülen'in Refah-Yol yönetimine çağrıcısı yer aldı. Gülen, 'Emaneti iade edin, çekilin!' asker. Gülen'in daha sonra çıktığı bir televizyon yayını ise cuntacıları överek 'Asker daha demokrat.' kullanma kullanmıştı.
17 Nisan 1997 - 28 Şubat uyguladığı cesaretle haddini aşan Erzurum Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Osman Özbek'in, Başbakan Necmettin Erbakan'a küfür ettiği konuşması medyaya yansıdı.
14 Mayıs 1997 - 28 Şubat kararları doğrultusunda Kılık Kıyafet Kanunu'na aykırı hareket edenlere karşı operasyonlar başladı. Tesettüre uygun giyinenler baskı altına alındı. Cübbe giyip sarık takanlar kamu görevine alınmadı. Aileleri tesettürlü olan birlikler büyük baskıya ve tecride maruz kaldı.
Yargıtay Başsavcısı, Refah Partisi'nin görevleri için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu
21 Mayıs 1997 - Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, iktidardaki Refah Partisi'nin hükümeti için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Türkiye'nin iç savaşına sürüklendiğini söylediği Savaş, Refah Partisi'nin laiklik karşıtı eylemlerin merkezi olduğunu savunarak gövdelerini talep etti.
27 Mayıs 1997 - kalabalık askerler Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) emriyle 161 subay ve astsubay terfi beklerken sebeplerden ordudan atıldı. Bu birlikler ya namaz kıldıkları için ya da eşleri başörtülü oldukları için fişlenerek ordudan atıldı. Bu fişlemeler Batı Çalışma Grubu adı verilen yasadışı bir yapı tarafından yapılıyordu.
7 Haziran 1997 - Genelkurmay Başkanlığı, sözüm ona irticai operasyonlarını yürütmeni iddia ettiği bazı firmalara ambargo koydu.
10 Haziran 1997 - Genelkurmay Başkanlığına çağrılan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyelerine brifing verildi.
11 Haziran 1997 - Genelkurmay Başkanlığında basın mensuplarına brifing verildi. Kendi programlarının her alanda uygulamaya sokmak için sözlerde baskı oluşturmak isteyenler 28 Şubat cuntası daha sonra rektörler, STK'nın tükettiği gibi kesimlere de brifingler verdi. Brifinglerde Refah-Yol hükümeti hedef alındı.
Necmettin Erbakan'dan başbakan istifa etti
18 Haziran 1997 - Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. Erbakan, istifasının sebebinin başbakanlığı Tansu Çiller'e devretmek olduğunu söyledi.
19 Haziran 1997 - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini ekipülleri göz ardı ederek TBMM'de ağırlıklı olan Doğru Yol Partisi lideri Tansu Çiller yerine ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.
30 Haziran 1997 - 28 Şubat cuntasının direktifleri doğrultusunda Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükümeti'ni kurdu. Yeni hükümetin sıkı markajda tutan asker, 28 Şubat kararlarının ikameti için mahalli Bakanlık ve Genelkurmay arasında 'Emniyet, Asayiş, Yardımlaşma' (EMASYA) protokolünü imzalattı. Bu protokolle askerin sivil bürokrasiyi kontrol sınıfın önü açıldı.
17 Ağustos 1997 - ANASOL-D Hükümeti 8 yıllık zorunlu eğitim yasasını TBMM'den kurtardı. Bu yasanın amacı, imam hatiplerin orta dersler ve Kur'an kursuna girme yaşının ortaokulunu bitirme yaşında olan 14'e çekmekti. Bu yasanın çıkarma sürecinde gelen tepkilere aldırış etmeyen Başbakan Yılmaz, 'Siyasi hayatıma mal olsa da bu yaşamayı çıkaracağım.' dedi
Başörtülüler ikna mahkemelerini açmaları için baskı gördü
7 Ekim 1997 - İstanbul Üniversitesi başörtülü öğrencilerinin kayıtlarını almadı. İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter'in en başta ikna olacağına dair başörtülü öğrencilerin başlarını açmaları için baskı gördü.
17 Aralık 1997 - İsmail Alptekin genel başkanlığında Fazilet Partisi kuruldu. Fazilet Partisi, Refah Partisi'nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılma ihtimali üzerine kuruldu.
16 Ocak 1998 - Refah Partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Konu ile ilgili olarak bulunduğu süre Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, partinin 'laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odaklandığı' nedeniyle kapatıldığını söyledi. Refah Partisi'nin kurallarının ardından kalan bağımsız milletvekilleri Fazilet Partisi'ne katıldı.
21 Nisan 1998 - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 1997'de Siirt mitinginde şiir cezası 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Erdoğan'ın aldığı hapis cezasından sonra Hürriyet gazetesi 'Muhtar bile olamayacak' manşetini attı. Erdoğan belediye başkanlığını 26 Mart 1999'da cezaevine girdi. 24 Temmuz 1999'da tahliye oldu.
9 Haziran 1998 - İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulunda sınava girmek isteyenler tesettürlü öğrenciler polis zoruyla okuldan çıkardı. Aynının Fen Fakültesinde 11 tesettürlü öğrencinin mezuniyetlerine bir hafta kala üniversite ile ilişik üniversiteleri kesildi. Takip eden günler üniversitelerde ve liselerde başörtülü öğrencilere sınavlara alınmadı.
Cami yapımını kısıtlayan yasa girdi
24 Haziran 1998 - Millî Eğitim Bakanlığı, 3 bin 500 öğretmen başörtülüleri için görevden aldı.
2 Ağustos 1998 - Cami yapımını kısıtlayan yasağa girdi.
9 Temmuz 1998 - Milli Askeri Stratejik Konsepti (MASK) değişti. 'Yeşil sermaye' olarak adlandırdıkları İslami kesime ait maliyetlere karşı kampanyalar başlatıldı.
9 Ağustos 1998 - 28 Şubat'ın rakamlarından İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, üniversitelerde kılık-kıyafet yasağını serbest bırakan 2547 sayılı Kanun'un ek 17'nci bölümü üniversitenin mevzuatı yürürlükten çıkardı.
11 Ekim 1998 - Başörtüsü yasağına karşı Türkiye geneli eylemler yapıldı. Eylemlere müdahale eden polis 600 kişiyi gözaltına aldı.
26 Kasım 1998 - İlahiyat Fakültelerinde de başörtüsü yasaklandı.
11 Şubat 1999 - İrticai faaliyetlerini izlemek için emniyet müdürlerinden 20'şer kişilik izleme nesneleri kuruldu.
6 Nisan 1999 - FP lideri Recai Kutan imam hatiplerde okuyan 500 bin öğrenciden 150 bin öğrenci geçtiğini söyledi.
18 Nisan 1999 - Türkiye'de erken genel ve yerel seçimler yapıldı. Hiçbir parti tek başına iktidar olacağını büyük ölçüde yakalayamadı.
3 Mayıs 1999 - Merve Kavakçı'nın Mecliste başörtülü olarak yemin etmesi engellendi. Bülent Ecevit Mecliste yaptığı konuşmada Merve Kavakçı'yı kastederek 'Burası devlet meydanını okuyacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!' dedi.
Kur'an-ı Kerim'in 12 ortamı önce öğrenilmesi yasaklandı
31 Mayıs 1999 - Malatya'da görülen başörtüsü davasında sanıklar hakkında idam cezası talep edildi.
23 Temmuz 1999 - Kur'an-ı Kerim'in 12 ortamı önce öğrenilmesinin yasaklanması ile ilgili kanun kanunu DSP, ANAP ve MHP oylarıyla kabul edildi.
25 Ağustos 1999 - İstanbul Valiliği, deprem hasarlarına yardım eden Mazlum-Der ve İHH gibi sivil hastane hesaplarına el koydu.
4 Eylül 1999 - Genel Kurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu '28 Şubat bir merkezden. İrtica fırtınası bin yıl sürerse 28 Şubat da bin yıl olabilir.' dedi.
28 Şubat sanıklarına müebbet cezası
İlerleyen yıllarda Anayasa'daki değişikliklerle birlikte 28 Şubat darbecilerinin yargılanmalarının önü açıldı. Ülke genelinde 28 Şubat'ın sorumluları hakkında birçok suç duyurusunda bulunuldu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmayla bir düzenlenen suç duyurularının ardından ilk operasyon, 12 Nisan 2012'de düzenlendi.
Operasyonların sonucu Genelkurmay 2. Başkan emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, Genelkurmay Harekât Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, Kara Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Hikmet Köksal, Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman ile eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün de arasında bulunduğu birçok kişi 28 Şubat'ın başarısız olarak gözaltına alındı.
Davanın 1309 sayfalık iddianamesinde suç tarihi olarak 54. Hükümetin zorlaması 8 Temmuz 1996 ve sonrasına alınmıştır. İddianamede Tansu Çiller 'mağdur', Meral Akşener 'tanık', Şevket Kazan, Şeref Malkoç, Merve Kavakçı, Mehmet Bekaroğlu'nun da aralarında bulunduğu 481 kişi ise 'müşteki/mağdur' olarak yer aldı.
Batı Çalışma Grubu
İddianamede, Refah Partisinin hükümet ortağı olması sonrası ordunun içine cuntacıların partisi ve halk üzerinde psikolojik harekât yürüttüğü, bu süreçte faaliyet gösteren Batı Çalışma Grubu'nun da (BÇG) alınan kararlara etki ettiğine yer verildi.
13 Nisan 2018'de Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, yaklaşık 6 yıl süren 28 Şubat hükümlerine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı.
Dönem Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönem Genelkurmay İkinci Başkan emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekât Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Dizdar, Çetin Saner, Erdoğan Öznal, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri , Hakkı Kılıç, Hayri Bülent Alpkaya, Hikmet Köksal, İdris Koralp, Kenan Deniz, Muhittin Erdal Şenel, Vural Avar ve Yıldırım Türkeri ile YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün de aralarında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
65 sanığın 'Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazifeten men etmek' suçundan kamulaştırmaya, 10 sanık Hüküm giyme davasının ise zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildi. Karar açıklanmadan önce ölen sanıklar Görevi kamu davası ise düşürüldü.
Hangi hapishanelerde?
9 Temmuz 2021 tarihinde Yargıtay sanıklar Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Doğan, Çetin Saner, Çevik Bir, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılınç, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker Şahin müebbet hapis cezasını onadı.
Erdoğan Öznal, Halil Kemal Gürüz, Bülent Alpkaya ve Muhittin Erdal Şenel'in müebbet hapis cezaları bozuldu. Bu isimlerin suça yardımdan yargılanmalarına karar verildi.
19 Ağustos 2021'de Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 14. sanık hakkında müebbet hapis cezası verilmesinin ardından sanıklar hakkında savcılık tarafından tutuklama kararı. Çetin Doğan, Bodrum'da ilgili makamlara teslim emri Çevik Bir Milas'ta, Hakkı Kılınç Manavgat'ta, Cevat Temel Özkaynak, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri ve Yıldırım Türker de Ankara'da polis ekiplerince gözaltına alındı.
Sanıklar sağlık kontrollerinin ardından çeşitli cezaevlerine sevk edildi. Yakalanan sanıklar İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na nakledildi.
Gözaltına alınan emekli askerlerin rütbelerinin sökülmesi için aynı anda Genelkurmay Başkanlığına da yazı gönderildi. 9 Eylül 2021'de Personel Başkanlığı davasında hüküm verilen 13 emekli generalin rütbelerinin çıkarılmasına ilişkin idari işlemin, sanıklar Doğum günü mahkûmiyet kararına istinaden anında bildirildi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —