Tarih: 10.09.2023 11:55

Siz yine de bu milletle alay etmeye devam edin…

Facebook Twitter Linked-in

Siz yine de bu milletle alay etmeye devam edin… 

Bu şehir tarih sahnesindeki en kalabalık yaz mevsimini yaşadı, en azından penceremizden öyle göründü; yapılan etkinlikler, düzenlenen toplantılar, bir kaç bakanımızın şehrimizi ziyaret etmesi, gurbetçilerimizin izin dönemleri, yurt genelinde yaşanan anormal sıcak havanın etkisinden Palandöken'in serinliğine kaçmak için gelenlerimiz, düğünlerimiz, derneklerimiz, konserlerimiz, festival adı ile festival havasında geçen bir yaz mevsimi. 

Kimileri memnun bu curcunadan, kimileri değil. Kimsenin kimseyi memnun edecek bir durumu da asla söz konusu olamaz. Programlar yapılmış, kararlar alınmış ve uygulamaya konulmuş. Bize sadece ve sadece konu mankeni olarak katılmak düşer. 

Aslında iyi de oldu. Kafamız dağıldı biraz. Hem zaten çok kısa bir zaman sonra; mahalli idareler seçimleri için bayağı bir sıkıntıya gireceğimizin, yorulacağımızın ve hatta kafamızın şişeceğinin farkındayızdır umarım. Bu kafa dağınıklığı bizi biraz ayakta tutar belki. 

Sonrasında mı? 

Neler olacak, neler!   

Mesela birileri çıkacak ortaya ve "ben bu büyük şehire başkan olur isem" size teleferik getireceğim, pardon yaptıracağım diyecek. 

Ve bizlerde ilk kez duymuşcasına "hurraaaa" deyip alkışlayacağız.  

O başkan adayımız hızını alamayıp, bu şehri baştan başa raylı sistem ile döşeyip sizi kızağa, pardon trene bindireceğim diyecek. 

Ve bizlerde yine ilk kez duymuşcasına şaşırarak "gerçekten miii, vay beee" deyip hayretler içerisinde, ilk kez duyumunu almış olduğumuz bu hizmetlerin hayaliyle şehrimizin kalkınmasını büyük bir keyifle izleyeceğiz. 

Düşünsenize neler olacak, neler… 

Belki de deniz getirecekler, tıpkı hızlı trenin Sivas'tan öteye geçemeyeceğini bildiğimiz halde inandığımız gibi inanacağız. 

Ve hatta bırakın hızlısını biraz yavaşlatılmışına razı olduğumuz halde. Bu trenin yavaşını hayal ederek beklerken, Erzincan'dan kuzeye direksiyon kırışının mantığını çözmeye çalışacağız, hep. 

Hiç bir şeyden haberimiz yokmuş gibi… 

Neredeyse çeyrek asırlara varan tünellerimizin yapılamayışının idrakinden haberimiz yokmuş gibi. 

Bir kalemimiz değiniyor genel olarak ama şu sorunun cevabını hiç birimiz merak edip te soramıyoruz nedense, bu tünellerin şehrimize artısı ve eksisi ne olacaktır. Ve asıl soru bu tünellerin yapılmasının kimlere ne zararı vardır. Bu zararın nereye veya nerelere dokunacağını bulabilir isek o zaman neden yapılamadığını da anlarız. Oysa çok iyi biliyoruz ki, o tünellere harcanan zaman ve maddi bedel ile o dağları biz delmekten vaz geçip, aramızdan kaldırıp atardık… 

Ama dedik ya neler olacak neler! 

Acaba diyorum, birileri bizim hızlı trenle buluşmamızı istemediği gibi, Karadeniz'e de kısa ve öz olarak ulaşmamızı istemiyor mu ne? 

O sonraki konu. 

Biz şehrimizin asıl içerisinde bulunduğu yaşanan 'ilk'lerden bahse devam edelim. Daha doğrusu yapılanlar ve vaat edilenlerin karşısında yaşadığımız şoklara devam edelim olmaz mı? Mesela; şehir stadımızın standartların tamamına sahip bir stad olduğu şeklinde yapılan dallı budaklı açıklamalara bakalım isterseniz. Ne deniliyor kısa bir zaman içerisinde kullanımımıza sunulmak üzere verilen gayretler ile ortaya konulanlara ve koyanlara teşekkür edenimiz bile var. 

"Hadi canım sende" dememek için kendimi gerçekten zor tutuyorum, şaka mıdır diye baktım valla doğru söylüyorlar. Stad, FIFA Standartlarında 4/4 lük olarak karşımızda duruyor. Gerçekten de emeği geçenlere teşekkür etmesek olmaz, değil mi? 

Siz bu insanlarla alay mı ediyorsunuz? 

Yapılan nedir kardeşim? 

Daha geçen yıl depremin ardından koştura koştura stad için karar çıkarılıp, bu stad da maç oynanmaz diye rapor düzenlenmedi mi? Bu rapor doğrultusunda, şehrin futbol takımı mülteci gibi şehir şehir, elde bavul dolaşmadı mı? Zaten kıt kanaat ayakta durmaya çalışan kulüp bu sayede daha çok masrafa-daha çok borca girmedi mi? Niçin yaşandı tüm bunlar? Stad depremden büyük bir zarar görmüş ve seyirci için tehlike arz ettiği için, değil mi? Yani en azından biz öyle biliyoruz. 

Gizli saklı başka bir şey yok ise yani…

Şimdi kalkmışsınız birkaç ay içerisinde yapılan boya badana işlerini FIFA Standardı olarak gösterip, stadımızın kalan kısımlarının da en kısa zamanda onarılarak şehrimize yeniden kazandırılacağının müjdesini veriyorsunuz… 

Ciddi misiniz, gerçekten mi?

 Ya Allah sizlerden razı olsun, var ya. Peki, kardeşim madem bu kadar işgüzarlığınız vardı da, şimdiye kadar aklınız neredeydi? Bu kadar kısa zamanda bu işi yapıyordunuz ya geçen sene neden yapmadınız bu çalışmayı. Bu şehrin ve takımın yöneticileri aynı kişilerdi, yine vekilleri vardı hem de aynı iktidarın vekilleriydi. Stad aynı stad, şehir aynı şehir ve biz halen daha deprem kuşağının tam göbeğindeyiz. Sizin yaptığınızın adı makyajdı ise geçen sene neden yapmadınız da, o kadar masrafa girip milletin parasını çar çur ettiniz? Hayır, makyaj falan değil düpedüz onarım ise gövde betonu zarar görmüş bir oturağı altın/gümüş ile değiştirseniz, üzerine altın kaplama boya sürseniz ne fayda. "Lütfen" kale arkalarında maç izlettirecekler. Tarihe mal olmuş bir şehrin, kadim halkına reva görülene bak hele, iktidar partisinin kalesi olan Erzurum halkı, kale arkasında kendi takımının maçını izleyip bir de bundan gurur duyacak! Hem de maç esnasında da yan tarafların tamiri yapılacak… Ve bunun adına da hizmet başarısı diyerek, halka açıklama yapın. Maşallah, Rabbım nazarlardan saklasın emi… 

Siz alay etmeye devam edin! 

Bakalım neler olacak, neler… 

Seçim vakti yaklaştıkça netler ortaya çıkmadan; mışlar, muşlar, mişler dökülmeye başladı bile. 

Filanca kişi aday olmayacak mış. Filanca kişi sessiz sedasız el altından kendisini hazırlıyormuş ve kulis çalışması yapıyor muş. Ve falanca kişiyi daha aday yapmayacaklar mış. Kimin umurunda sanki Erzurum olmaz Erzincan olur. Aksaray veya ne bileyim savaşta olan Ukrayna dahi olabilir, yıkılmış birçok şehir var hizmet bekliyorlar. El atarız olmaz mı? Mademki ekibi de hazır ve bu kadar da mahirler ve amaçları halka ve hakka hizmet etmek, onlar da insan. Dallı budaklı gidip biraz da onlara çalışsın sevaba girsinler. Bu şehir için sırada o kadar çok meraklı var ki, saymaya kalksak seçim gününe kadar bitiremeyiz. Aslında bu şehrin menfaatine gerçek manada gönlümden geçeni ben taaaa aylar öncesinden, hatta yıl öncesinden bir çıtlatmıştım ama umarım aslına dönüşür ve işte o zaman gerçek hizmetin ne olduğunu bu şehir görür. Az kaldı bekleyip göreceğiz. Valimiz değişti, Emniyet Müdürümüz ve dahi İl Milli Eğitim Müdürümüz… Başka koltuklarda da değişim var ve olacak ta… Ancak önce bizim halk olarak, Erzurum halkı olarak değişmemiz lazım. Biz değişmeden, makam sahiplerinin değişmesi hiçbir şey ifade etmez. O makam sahiplerinin çalışmasını biz sağlayacağız. "Bakanım, hele bir sesini duyayım" demekle, yüz yıllardır gösterdiğin sevgini saygını gösterirsin ama bu sevgi ve saygı bu şehire hizmet getirmez. 

Getirmiyor. 

Yaşayarak görüyoruz. 

Getirseydi şayet; ek olarak konulacak birkaç uçak seferi olarak getirirdi. 

Getirseydi şayet; 6. Teşvik Bölgesi kapsamında kalıcı olarak kalmamızı sağlayarak getirirdi. 

Getirseydi şayet; tek bir özel hastaneye mecbur bırakılmazdı. 

Getirseydi şayet; başta finansal sermayenin, beyin ve kalifiye elemanlarının, kurum ve kuruluşlarının ve hatta hatta vatandaşlarının kasıtlı göçünü engelleyerek getirirdi. Dahası mı? Saymakla bitmez. Ama bu sevginin karşılığı olan ve bu şehrin gerçek ihtiyaçlarının karşılanması noktasında yeterli hizmeti getirmediğini hep beraber gördük ve görüyoruz. Yanılıyor muyum acaba diye kendi kendime çok sorular sordum ama bizim gücümüzün Doğu Ekspresini bir geceliğine mola için gara çekmeye dahi yetmediğini görünce, "boya badanaya sevinen bu milletimin, hizmet noktasında nasıl yetim bırakıldığının" haklılığımın hüzünlü tebessümü beliriyor dudaklarımda. 

Siz yine de bu milletle alay etmeye devam edin…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —