Şehrin gündemi en azından bu hafta belli…
Başkan İbrahim Küçükoğlu; beklenildiği ve aylar öncesinden ifade ettiğimiz üzere olması gerektiği gibi yeniden koltuğunda başkan ilan edilecek, hem de bu defa atama değil seçim yolu ile…
Erzurum gerçek anlamda, bu defa kazanır derim.
Erzurum gerçek manada, yoluna devam eder derim.
Erzurum belki de tarihinde ilk kez, bu defa doğru yolda derim.
Hem kapımızın önünde aslan parçası gibi iki adet başkentliğimiz varken, tüm dünyaya kendimizi ve kısmet ise adımızı duyuracağımız nur topu gibi boy boy organizasyonlarımız varken, büyüme çağında olan sıralı tünellerimiz varken, ufka dalarak yolunu beklediğimiz ve bir gün ama bir gün mutlaka bir geceliğine Erzurum gibi kadim bir şehirde misafir edeceğimiz turistik amaçlı Doğu Ekspresimiz varken, her ne kadar kimseler inanmasa da bu yıl yeniden süper ligde çıkacağına inandığım bir futbol takımımız ve maalesef ki hayalini kurduğumuz olmayan stadı bile varken, Türkiye'de sayılı havalimanlarının içerisinde olmasına rağmen "lütfen" ve "mecburen" öylesine işletilen bir uluslar arası havalimanımız varken, adı konulmasına rağmen henüz ortada olmayan bir bölge müdürlüğümüz daha varken ve saymak istediğim halde okurların kızmasından çekindiğim onlarca kamburumuzun olduğu bu durumda, hem de iktidar partisinin il başkanının karşısına aday olarak çıkmak ve değiştirmeyi dahi akıldan geçirmek, macera aramak bu şehire yapılacak ihanetlerin en büyüğüdür…
Birileri tarafından çok istenmesine rağmen, canı gönülden arzu edilmesine rağmen; şimdilik öyle bir şey yok ama İbrahim Küçükoğlu'nun karşına aday olarak çıkmayı düşünmek dahi, çöl ortasında günlerdir susuzluk ve sıkıntı içerisinde yaşarken; cennetten meleklerin elleriyle getirdiği ve içerisinde buz gibi su dolu olan sürahiyi kırmakla eş anlamlıdır.
Bunu anlamak için kâhin olup, reklam için lüzumsuz bir takım kehanet yürütmenin mantığı mı sorulur?
Başka şekilde takla atmayı denemek bence daha güzel olur.
İşte bu yüzdendir ki aylar öncesinden yazdığımız bir yazımızda, hiç olmazsa bu defa atalarımızın nasihatlerine kulak açalım demiştik.
Lütfen artık kabullenelim.
Bu şehirde anasını-babasını bilmem ama muhalefetin olmadığını ezbere biliyoruz.
Bu şehirde amirini memurunu bilmem ama her kurumun, her STK' nın, her birlikteliğin ve hatta derneklerimizin dahi kendi başına hükümdarlığını ilan ettiğini yaşayarak, acı da olsa öğreniyoruz.
Bu şehirde adını ne koyar iseniz koyun, ciddi anlamda samimiyet sıkıntısı yaşadığımızı hepimiz biliyoruz.
İşte bu yüzden, eğer bu şehrin adım adım ileriye doğru yol almasını istiyor isek…
Cumartesi günü seçim ile koltuk mazbatasını alacak olan Küçükoğlu'nu; kendisinin de çok iyi bildiği ve bu şehrin kronikleşmiş olan yaralarının sarımı için çok büyük hayallerimize doğru yönlendirmemiz lazımdır.
Çalıştırmamız lazımdır.
Teşvik etmemiz lazımdır.
Yani iktidarın sözü olan, kendisi olan il başkanını bu şehrin insanının çalıştırması lazımdır.
Başarılı olacağına elbette ki inanıyoruz, zaten kendisinin de sözü var aslında.
"Aksaklık çıkaranı bana söyleyin" diye…
Söyleriz söylemesine de, yine birilerinin şahsi menfaatleri ön plana çıkarak; bu şehrin sorunlarını unutturur veya ötelettirir diye korkuyoruz.
Şimdiye kadar,
Hep öyle olmadı mı?