Tarih: 05.03.2023 11:27

Şaşırdık mı? Elbette ki Hayır…

Facebook Twitter Linked-in

Dünya tarihinin en yıkıcı depremini yaşadık, tekrarını yaşama ihtimalimizde var ve başka depremler için beklentimiz ise had safhada. Meydana gelen depremi beklememize rağmen etkinin bu kadar olacağını kimseler beklemiyordu. Yıkım bizi şaşırttı mı? Zannetmiyorum. Çünkü konuştuğumuz şeyler o kadar gündem saptırıcı ve o kadar değersiz ki, şöyle bir mantıklı olarak düşünme fırsatımız bile olmuyor ki, biz ne yapmaya çalışıyoruz? Biz ne yapıyoruz? Konuşulanların, anlatılanların, işaret edilenlerin ve işin garibi de isnat edilmeye çalışılan iftiraların haddi var hesabı yok, inanır mısınız ortaya konulan yalanların tahlilinde şeytan bile aciz kalıyor… Ve ne yazık ki; içimizde o kadar çok güdümlü var ki, kime ne diyeceksin. Sanki bu ülke batsa onları altın tepside cennete çıkaracaklar. Kimlerin, kimleri ne kadar önemsediğini ve el uzattığını görmüyor muyuz zannediyorsunuz. En küçük bir sendelemede, hançer elde bekleyen Brütüslerden haberimiz yok mu zannediyorsunuz? Deprem anında yaşanan kargaşanın mimarlarından haberimiz yok mu zannediyorsunuz? İhanet bizi şaşırttı mı? Zannetmiyorum. Çünkü biz onlarla yaşamaya alıştık artık. Attıkları adımlardan vaz geçtik, düşüncelerinin pis kokusu bile kilometrelerce uzaktan duyuluyor ama kendileri farkında değiller. Şehrimin iktidar partisinde beklenen İl Başkanı açıklandı. Devir teslim töreni yapıldı ve çiçeği burnunda başkanımız çalışmalarına gece-gündüz kavramını alt üst ederek başladı. En kısa zamanda çalışacağı yol arkadaşlarını seçerek, yönetimini oluşturup kendisine tevdi edilen bayrağı bir ileri hedefe taşıma gayretinde olacağına da inancım tamdır. Başkan tercihi bizi şaşırttı mı? Elbette ki hayır. Çünkü uzun zamandır bu şehrin, hemen her kesiminden yükselen sesler; mevcut il yönetiminin birçok konuda, bilhassa halk ilişkileri esnasında kopuk yaşadığını, kendi çalışma arkadaşlarına dahi mesafeli yaklaştıklarını, bu tablo ile seçime gidildiği takdirde büyük yaralar alınacağını defalarca deklare etmiş durmuştu. Bu anlatılanların dedikodu olmadığını hepimiz biliyoruz. Genel Merkez, yapacağı en iyi siyasi hamleyi yaparak İl Başkanını vekil aday adaylığı gerekçesiyle istifa ettirip, yerine de mevcut yönetim dışından birisini atayarak yönetimin de değişimine kapı açarak halletmiştir. Yani tabiri caiz ise ne şiş yanmıştır ne de kebap. Sayın Küçükoğlu'nun atanması, gerçekten yerinde bir karar olarak halk arasında ve muhatap siyasi parti çevresinde anında etkisini göstermiş ve şehir içerisindeki depremden kalan kasavetli ortamı az biraz da olsa dağıtmıştır. Yarınlar için umud aşılanmış mıdır, buruk ta olsa evet. Hem de olabileceğinin en iyisi. Küçükoğlu siyasetin içinden gelen bir isim. Ailesi de bu şehirde var olanlardan. Yönetimine belirleyeceği isimleri, yol arkadaşı olarak seçeceği isimleri neleri beklediğini ve nasıl bir sıkıntının içerisine girdikleri bilinci olduğu kanaatimdir, ancak haddim olmadan hatırlatmak isterim ki; başkanımın da unutmayacağı gibi kendisi bu sıkıntıların bir bölümünü daha önceden yaşamıştır ve daha ağırı beklenmektedir. Kendileri taşın altına, elini veya gövdesini falan koyduğunu zannetmesin sakın, yanılır- hata yapar ve tarih tekerrür eder. Kendisi bu taşın altına artık bütün ruhunu koyduğunu unutmasın. Bu il kendilerinden gerçekten çok ama çok şeyler beklemektedir. Giyindiği ateşten gömlek falan değil, ateş havuzunun içerisine girmektir. Ve başaracaklarına da inancımız tamdır. Aylardır ve hatta ilk kurulduğu günden bu yana, milletin ağzında sakız olan bilmem kaçlı masa dün yine yaptı yapacağını ve seçime sayılı günler kala yeni bir gelişmeye sahne oldu. Masanın nazlısı ayağa kalkarak "beyler bana müsaade" diyerek ardına dahi bakmadan çekip gitti. Bu vedasız gidiş, bizi şaşırttı mı? Kesinlikle hayır… Aylardır; bütün Dünya, bütün Türkiye ve hatta yaşayan ve hayatta olmayan siyasetçiler bile hep bir ağızdan söyleyip duruyorlardı. Bu vatandaş, bu masayı sıkıntıya sokar diye. Biz de defalarca, defalarca ve hatta defalarca yazdık bu masa kimselere yar olmaz diye. Yapılan birçok yanlış adım sayesinde, bilhassa yaşadığımız ve acısı halen daha sıcaklığını koruyan deprem yıkımı esnasında takınılan tavırlar, ifade edilen söylemler ve ortaya çıkan pek çok yalanlar sonucunda masanın hesabı kabarmıştı, bu hesap birilerine bırakılmalıydı ve bırakıldı da… Bu yaşananların vuku bulacağı biliniyordu, bekleniyordu ve sonunda oldu. Masanın kuruluşu da, kurucuları da, tabanları da, ayakları da, altı da, üstü de ve hatta masaya konulanların da tamamı birbirleriyle zıt şeylerdi. Ortak bir noktaları dahi yoktu ve olmayacaktı. Bu masa hep sallantılıydı, aslında bu masanın üzeri de boştu. Tıpkı altı gibi, yanları gibi… Yani ağız tadıyla bir kahve dahi içemediler gitti. Seçim arifesinde şaşırdık mı peki? Hep bir ağızdan, Şimdi; Hayırrrrr.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —