Eskişehir'de görev yapan bir trafik polisinin, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ve "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin yaptığı çıkış, sosyal medyada kısa sürede milyonlara ulaştı. Üniformasıyla halka hitap eden polis memuru, sürece yönelik sert değerlendirmelerde bulundu ve özellikle siyasi iradeyi hedef alan ifadeleriyle gündemi sarstı. Görüntülerin hızla yayılması, kamuoyunda tartışma yaratırken Emniyet Genel Müdürlüğü'nün hızlı bir adım atmasına yol açtı.
Paylaşılan videoda polis memurunun, "Seçimleri Öcalan çıkacak diyerek kazananlar bugün ona 'sayın' deme yarışına giriyor", "Bu ülke kolay kurulmadı" ve "Bu süreç başlayalı uyku uyuyamıyorum" gibi sözleri dikkat çekti. Vatandaşların alkışlarla desteklediği bu konuşma, kısa sürede çeşitli platformlarda çok sayıda yorum ve paylaşım aldı.
Görüntülerin yayılmasından kısa süre sonra Emniyet Genel Müdürlüğü, resmî hesaplarından yaptığı açıklamada polis memurunun görevden uzaklaştırıldığını duyurdu. Emniyet, olayla ilgili "ilgili polis memuru hakkında derhal idari işlem başlatılmıştır" ifadelerini kullanarak, kurumun tarafsızlık ilkesine vurgu yaptı. Ayrıca bir polis başmüfettişinin görevlendirildiği ve sürecin çok yönlü olarak inceleneceği belirtildi.
Bu tür durumlarda Emniyet'in hızlı şekilde harekete geçmesi, kamu görevlilerinin siyasi ve ideolojik açıklamalar yapmasına yönelik hassasiyetin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Özellikle terörle ilgili konularda, kurum içi disiplinin korunması Emniyet'in öncelikleri arasında yer alıyor.
Türkiye'de kamu görevlileri, özellikle güvenlik birimlerinde çalışanlar, yasalar gereği siyasi içerikli açıklamalardan uzak durmak zorunda. Polis memurlarının kamusal alanda tarafsızlık yükümlülüğünü ihlal edecek söylemlerde bulunması, hem idari soruşturmaya hem de disiplin cezalarına neden olabiliyor. Bu olay da tam olarak bu çerçevede değerlendirilerek işlem yapılmasına gerekçe oluşturdu.
Videodaki ifadeler, sadece bir kişisel görüş açıklaması olarak değil; kamu otoritesini temsil eden bir memurun, görev esnasında ve üniformalı şekilde siyasi süreçlere yönelik sert eleştirilerde bulunması şeklinde yorumlandı. Bu nedenle incelemenin hızlı şekilde devreye alınması, hukuki çerçevenin doğal sonucu olarak değerlendiriliyor.
Konu, toplumda iki farklı görüşü öne çıkardı:
Polisi destekleyen kesimler, memurun "gerçekleri söylediğini" savunuyor.
Eleştiren kesimler ise "kamusal alanda siyasi propaganda yapılamayacağını" vurguluyor.
Bu tartışma, Türkiye'de güvenlik bürokrasisi ile siyaset arasındaki hassas dengeyi yeniden gündeme taşımış durumda.
Soruşturmanın çok boyutlu olması nedeniyle, önümüzdeki günlerde hem disiplin yönüyle hem de hukuki açıdan yeni gelişmeler bekleniyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bu tür vakalarda genellikle şu adımları izlediği biliniyor:
Memurun görevden uzaklaştırılması,
İdari soruşturmanın yürütülmesi,
Müfettiş raporuna göre ceza sürecinin işletilmesi,
Gerekirse yargısal süreçlerin başlatılması.
Bu olayın da benzer bir prosedürle sonuçlanması kuvvetle muhtemel.
Öte yandan sosyal medyada gündemin ilk sıralarına oturan video, kamuoyunda "devlet memurlarının ifade özgürlüğünün sınırları" tartışmasını yeniden açtı. Bu tartışmanın siyasal atmosferde yankı bulması da bekleniyor.
