New York Times'ın haberine göre, Suriye kıyılarında son dönemde yaşanan şiddet olaylarında 1000'den fazla kişi hayatını kaybetti. Bunların çoğunluğu hükümet güçleri tarafından gerçekleştiriliyor. Bu durum, yaygın korkuya ve kitlesel sivil tahliyelerine yol açtı.
New York Times gazetesinin pazartesi günkü haberinde, Suriye kıyılarında son dönemde yaşanan toplu katliamlara ışık tutuldu.
Savaş gözlemcisi kuruluşun Cuma günü bildirdiğine göre, şiddet olayları , hükümet güvenlik güçleri ile devrik Devlet Başkanı Beşşar Esad rejimine bağlı savaşçılar arasında çıkan şiddetli çatışmaların ardından perşembe günü patlak verdi .
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, çatışmaları Aralık ayında Esad'ın devrilmesinden bu yana yaşanan en ölümcül çatışmalar olarak nitelendirdi
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Pazar günü yaptığı açıklamada, çoğunluğu hükümet güçlerinin elinde olmak üzere 700'ü sivil olmak üzere 1.000'den fazla kişinin öldüğünü bildirdi.
Suriye İnsan Hakları Ağı da hükümet güçlerinin yaklaşık 125 sivili öldürdüğünü iddia etti.
Bu suçlamalara rağmen yeni hükümet, güçlerinin vahşet uyguladığı iddialarını reddetti ancak soruşturma yapıp suçluları hesap vermeye çağıracağına söz verdi.
Şiddet, özellikle Alevilerin çoğunlukta olduğu kıyı illeri Lazkiye ve Tartus'ta daha büyük bir mezhep çatışması korkusunu tetikledi. Suriye Gözlemevi Cumartesi günü, Baniyas'taki şiddette beş çocuk da dahil olmak üzere en az 60 sivilin öldürüldüğünü söyledi.
"Şok oldum, sadece şok oldum," dedi eczacı Moustafa. Cumartesi akşamı, düşünebildiği tek şey gitmekti. "Buradan mümkün olduğunca çabuk çıkmalıyız," diye ekledi. "Güvenli değil, hiç güvenli değil."
Haberde, Moustafa'nın Cumartesi günü Baniyas'tan kaçarak mahallelerinde daha fazla şiddet yaşanmaması umuduyla Alevi olmayan arkadaşlarının yanına sığınan çok sayıda kişi arasında olduğu belirtildi.
Raporda, penceresinin dışından silah sesleri geldiğinde içgüdüsel olarak yatağından atlayıp odasının köşesine saklandığını anlatan 29 yaşındaki Wala adlı sakinin ürpertici anlatımı da yer aldı.
Sesler arttıkça, dikkatlice pencereye yaklaştı, perdeyi araladığında düzinelerce insanın kaçtığını gördü, çoğu hala pijamalarıylaydı ve onları orman yeşili üniformalı dört adam takip ediyordu.
Adamlar ateş açtı ve birkaç dakika içinde kaçan dört kişi yere yığıldı. "Gördüklerime inanamadım. Dehşete kapılmıştım, dehşete kapılmıştım," dedi Wala, misilleme korkusuyla isminin açıklanmasını istemedi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre, Hafa'daki şiddet , son dört günde 1000'den fazla kişinin hayatını kaybettiği Suriye kıyılarındaki daha geniş çaplı huzursuzluğun bir parçasıydı .
Wala, güvenlik güçleri hükümetin kasabasına girmesinden yaklaşık bir saat sonra içeri daldığında ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte apartmanında saklanıyordu. İsyancıların kalesi olan İdlib'den bir arkadaşı, adamlara kendilerine zarar vermemeleri için yalvardı. Wala, telefonla verdiği bir röportajda, "'Ben İdlib'liyim. Tüm ailem İdlib'den. Lütfen bu insanlara bir şey yapmayın. Onlar barışçıl bir aile,' dedi" diye hatırladı.
Rapora göre, adamlar arkadaşının telefonunu istediler ve Wala'yı kasasını açmaya zorladılar, bu esnada onu tehdit ettiler. Ayrıca annesinin altın kolyesini ve küpelerini teslim etmesini emrettiler. Ayrılmadan önce, adamlar onları içeride kalmaları konusunda uyardılar. Dehşete düşen Wala ve ailesi hızla yatak odalarına çekildiler.
Yaklaşık bir saat sonra, silah sesleri azaldığında, uyarıyı dikkate almayarak, sokaktan yardım çağrısı duyan birine yardım etmek için dışarı çıktılar.
Dışarıda, Wala vurulmuş iki adam buldu. Ağır kanayan biri, güçsüzce başını kaldırmasını isterken, uyluğundan vurulan diğeri su için yalvardı. Bir kez daha silah sesleri duyuldu ve Wala aceleyle içeri geri döndü. Akşam olduğunda, adamlardan ikisinin de hayatta kalıp kalmadığını hâlâ bilmiyordu.