"milli eğitimde" dershane kaçamağı
Maaşını ve sosyal güvencesini devletten alıp muayenehanesinde çalışan doktorlarımız dönemlerini hatırlayanlar çok iyi bilirler, belli başlı sokaklarımızın caddelerimizin tamamına yakını tabelalar ile dolu olurdu. Hangi doktor nerede, hangi muayenehanede kaç paraya hasta tedavisi yapıyor anlaşmalı oldukları simsarları ve yine devletin kendi maaşlı olan hasta bakıcıları tarafından yönlendirilerek yapıldığını çok iyi hatırlarlar.
Sayın Milli Eğitim Bakanım şu anda "milli eğitimimiz" o yöne doğru koşar adım gitmektedir haberiniz olsun! Bütün merdiven altlarımız dershane doldu dolacak, hem de bakanlığınızın kadrolu ve maaşlı öğretmenleriniz tarafından…
Tum1haber/medya/eğitim/ÖZEL
Haber merkezimize gelen ihbarlar neticesinde yapmış olduğumuz çalışmalar ile ortaya çıkan sonuçlara göre "milli eğitim" camiamızda bulunan bazı art niyetli öğretmenlerimiz, sözde öğrenci yetiştirme bahanesi, hizmet bahanesi ve görevini yerine getirme bahanesi ile birçoğu merdiven altı olarak tabir edilen, resmi olmayan ve her hangi bir kayıtları olmadığı için de denetlenmeyen sözde dershanelerde mesai saatler dışında veya asıl işin aksatarak çalışmakta ve bazı idarecileriniz de bu duruma göz yummaktadır.
İşin kötü ve yakışık almayan tarafı ise bu durum karşısında görevini layıkıyla yapmaya gayret gösteren ve bu mesleği, "kutsiyet"iyle birlikte "mukaddes" olma özellikleri hazzıyla yaşamaya çalışan gerçek öğretmenlerimizi de zan altında tutmaktadır.
Devletin kendi eliyle vermeye çalıştığı ve hazırlanan müfredat programlarına uymayıp, kendi tasarrufları çerçevesinde yeni bir sistem oluşturmaya başlayan ve bu uğurda devletin eğitim sistemini parçalamaya yönelik bu çalışmalara siz ve idarecileriniz daha ne kadar seyirci olarak kalacaksınız?
Hemen her sokakta değişik tabelalar altında kurulan ve denetlenmediği için köstebek yuvası gibi hemen her yerde kendisini gösteren bu yerlerin çalışma izinleri var mıdır?
Bu izinler kim ve ne şartlarda verilmektedir?
Bu sözde eğitim merkezlerinin gerçek amacının ne olduğu ve devlete karşı rekabete girişecek cesareti ve özgüveni nereden aldıkları ve devletimizin bu müsamahayı neden verdiğini kamuoyu merak etmektedir.
Devletin vermesi gereken ve adının "milli" ibaresinin karşısındaki eğitimimizin bu denli hakarete uğratılmasına daha ne kadar müsaade edilecektir?
Yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımızın garantörü olan kadim devletimizin veremediği ve bu sözde eğitim kurumlarında, hem de afakî rakamlar karşılığında verildiği beyan edilen "ne tür bir bilgi vardır" ki çocuklarımıza "müşteri" gözüyle bakılarak yaklaşılmaktadır?
Milli Eğitim Bakanlığımızın, İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimizin ivedi olarak bu duruma hassasiyetle yaklaşarak, gerekli çalışmaların yapılması ve "milli eğitimimizin" ve bilhassa kutsal öğretmenlik makamının bu tür art niyetli, maddiyatçı kavrama sahip düşüncelerden temizlenmesini ve "milli" ibaresinin şerefinin korunmasını, devletine ve eğitimine güvenen kamuoyu adına arz ve talep etmekteyiz.