Güney Azerbaycan'da yer alan "Yaz" yayınevinin müdürü, şair ve yazar Bahram Asadi, İran'da Türkçe kitaplara karşı uygulanan yoğun sansürü kınayan bir açık mektup yayımladı. Asadi, İbrahim Reisi döneminin, Türkçe kitapların yayımlanması açısından en zor dönem olduğunu belirterek, bu sürede yayınevlerine dayatılan ağır sansür uygulamalarını gözler önüne serdi.

Asadi'nin yayımladığı mektupta, özellikle son iki yıl içinde, "Yaz" yayınevi tarafından baskıya hazırlanmış kitaplara yönelik uygulanan sansür örnekleri açıklandı. İran'ın Medeniyet ve İslami İrşad Bakanlığı tarafından birçok Türkçe kelimenin "İstanbul Türkçesi" olduğu gerekçesiyle baskıya izin verilmediği, Türkçe eserlerde "Türkçe" yerine "Azeri" veya "Azerbaycanca" terimlerinin kullanılmasının zorunlu kılındığı belirtildi.
Ayrıca, Urmiye şehrinin isminin Türkçe telaffuzuyla yazılması yasaklanarak, şehrin Farsça telaffuzuyla yazılması talep edildi. Bu durum, İran'daki Türkler için uzun süredir devam eden kültürel baskı ve asimilasyon politikalarının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Türkler, yalnızca yayımladıkları eserlerde değil, günlük hayatta da birçok zorlukla karşılaşıyorlar. Türkçe dükkan isimleri koymak, çocuklarına Türkçe isim vermek gibi basit haklar bile ciddi engellerle karşılaşıyor. Çocuklarına Türkçe isim koyduklarında, nüfus müdürlüğü bu isimleri kabul etmeyip kimlik vermeyerek aileleri zor duruma sokabiliyor. Aynı zamanda, basın ve yayın alanında da ağır sansür ve baskılarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar.
İran'daki Türkler, dillerini ve kültürlerini koruma çabalarında ciddi engellerle karşılaşmakta ve bu durum kültürel soykırım seviyesine ulaşmış durumda. Eğitimden medyaya, ticaretten günlük yaşama kadar geniş bir yelpazede baskı ve ayrımcılık altında olan Türkler, kendi kimliklerini korumak için mücadelelerini sürdürmek zorundalar.
Ali Hamzehzadeh