Tarih: 03.03.2023 08:52

İnsan Olmanın Mutluluğu

Facebook Twitter Linked-in

Bu sıralar kimsenin keyfi de, ağzının tadı da yerinde değil, görüyoruz. Bir vicdan muhasebesi almış başını gidiyor. Ve çok iyi inanıyorum ki bu saatten sonra da hiçbir şey eski gibi olmayacak. Bi zahmet olmasın da… Daha pandemi sürecinin kabullenilmesi gereken birçok sıkıntısına alışılmamışken, küresel ekonominin bilinçli olarak oynadığı ve saniye saniye değişen hızı aklımızı başımızdan uçurmuşken, sadakatsizliğin, liyakatsizliğin, yalakalığın ve ihanet sarmalının her geçen gün, biçare bedenimizi her taraftan çevreleme çalışmalarına dahi çözüm bulamamışken, meydana gelen ve işin enteresan tarafı da gelmesi beklenilen bu dünya tarihinin en yıkıcı kara depremi, ülkemizi bir kez daha tuş pozisyonuna getirmiştir diyebiliriz. Bu vaziyette iken dahi; dünya tarihinde görülmemiş bir duyarlılık ve insanlık örneği gösteren güzel ülkemin güzel insanları, bir kez daha farklılıklarını ve kültür mozaiklerinin rengini ortaya sererek insan olmanın mutluluğunu bir kez daha yaşamışlardır. İnsan olmanın mutluluğu; Evet, insan olmanın mutluluğu… Toplum olarak pek çok konuda ve hatta fikirde ayrılıklarımızın olduğu tartışılmaz bir doğrudur, ancak bazı hususlar vardır ki insanlığımızın ön planda olması gereken bu durumlarda kimselerin elimize su dökemeyeceği de aleni olarak ortadadır. Ve ne yazıktır ki; bu hali hazırda yüreğimizde saklı olarak duran ve sadece istisnai durumlarda ortaya çıkan bu hassas noktamızı dahi kazıyarak ortadan kaldırmaya çalışan art niyetlilerimizin olduğu da unutulmamalıdır. Bu durumun bilinçli olarak mı, yoksa siyasi bir manevra içerisinde liyakatsiz kadroların iş başına getirilmelerinden dolayı, cahilce yapılan davranışlar sonucu mu ortaya çıktığı başka bir tartışma konusu olarak sonraya bırakılabilir, ancak ana mevzu hiç te azımsanmayacak bir derecede mühimdir, önemlidir, elzemdir ve "insan olmamızın Mutluluğu"nun anahtarı olarak hayati bir önem arz etmektedir. Konumuz; bu sıralar çokça, göz önünde bulundurularak ve bilhassa ortaya konularak işlenen "KIZILAY" ın durumu ve birilerinin "ahbap-çavuş" ilişkileridir. Bu durumu ve bu günleri; sanki de yüreğinde hissetmiş ve konu ile alakalı olarak yıllar öncesinden, gerekli soru önergelerini dahi vermiş olan bir vekilimizin ele aldığını bilmiyoruz sanırım. İYİ Parti Erzurum Milletvekilimiz Sayın Naci Cinisli; 2020 yılında TBMM Başkanlığına, İçişleri Bakanlığımızın cevaplaması amacıyla, birkaç alt madde içeren sorulardan ama tek bir ana başlıktan oluşan bir "soru önergesi" vermiş, KIZILAY kurumu hakkında çok basit ve ciddi olunması durumunda kolayca cevap alınabilecek bir merakın giderilmesini istemiştir. Sonuç; ortada. Cevap alınamadığı gibi bu güzide kurum ne yazıktır ki birkaç kişinin yanlış siyasi manevraları ile şahsi menfaatleri doğrultusunda birkaç kişinin egolarına teslim edilerek bugünkü sorgulanır durumuna getirilmiştir. Bu ülkede görev yapmakta olan veya yapmış binlerce vekil olmasına rağmen, bu ülkede halkının vekâletini alarak, tek bir çatı altında, halkının menfaatleri doğrultunda çalışmayı amaç edinen binlerce vekilimiz varken; böylesine hassas bir konuyu araştırıp, kendi ilinde gözlemleyen ve elde etmiş olduğu bu gözlemlerini, meclis kürsüsünde cevaplanmak amacıyla muhatabına intikal ettiren Sayın Cinisli, belki de siyasi hayatın tek gerçeğini dile getirerek gönlümüzde olması gereken sıcaklığı sağlamıştır. Halkının bağışlarıyla ayakta duran bir kurumun, hatta ve hatta halkının damarlarındaki "kan" ile ayakta kalan bir kurumun, bu hassas konulara muhatap edilmesi elbette ki hoş olmayan durumlardır. Ancak demokrasinin gereklerinden birisi ve en önemlisi olan denetim ve bilgi edinme konusunun dahi siyasi bir güç olarak muhatap alınmaması düşündürücü olmaktan dahi çıkmış bulunmaktadır. Aslında Sayın Cinisli; halkın kendisi olarak böylesine bir konuya değinip, işleyiş tarzıyla- kuruluş amacının zıtlaştığı birebir görülen ve bağışçılarının nezdinde olumsuz düşüncelere sebebiyet veren bir kurumun ibrasını istemiş ve temizlenmesini arzu etmiştir. Ancak muhatabın, aradan yıllar geçmesine rağmen cevap vermemesi Naci Beyin düşüncelerindeki haklılığı ortaya koymakla birlikte, işleyişteki olumsuzlukların ne derece hal aldığı da henüz yaşamış olduğumuz, dünya tarihinin en yıkıcı hasarında görmenin üzüntüsü ise başka bir boyut olarak karşımıza çıkmaktadır. Hani derler ya "sonuç ortada"… Seçimler yakın; acımızın yüreğimizde taze olması nedeniyle, işte tam bu aşamada Naci Cinisli gibi vekiller ile ele alınması gereken konulara değinerek, ancak demokrasinin gereklerini yaşayabiliriz. Birilerinin taleplerinin kabul veya reddi hususunda talimat ile iş yapan vekillerin değil. "İnsan olmanın mutluluğu" temsil noktasında, halkın kendisi olmaktan geçmektedir.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —