Filistin'de insani kriz derinleşiyor. Yüzbinlerce insan yaşamını yitirirken, dünya kamuoyu "yardım konvoyları" ve "ateşkes çağrılarıyla" avutuluyor. Gerçek tablo ise BM'nin çökmüş düzenini gözler önüne seriyor.
Sözde Yardımlar, Gerçek Abluka
Gazze, 2023 Ekim'inden bu yana tarihin en ağır insanlık dramlarından birine sahne oluyor.
Bir yanda açlık, susuzluk ve ölümler; diğer yanda kameralar önünde yapılan açıklamalar, "ablukayı deldik" söylemleri ve insani yardımla poz veren siyasetçiler var.
Ancak tüm bu görüntülere rağmen Gazze hâlâ karanlıkta, susuz ve aç. Çünkü bu mesele, bireysel yardım gösterilerinden çok daha fazlası: Birleşmiş Milletler'in çökmüş düzeninin bir sonucu.
BM'nin Suskunluğu: İnsanlığın İflası
Birleşmiş Milletler, barışı korumak ve insan haklarını savunmak amacıyla kurulmuştu.
Bugün ise Gazze'de yaşananlar, bu kurumun fiilen işlevsiz hale geldiğini gösteriyor.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) verilerine göre, 2025 itibarıyla Gazze'de nüfusun yüzde 85'i yerinden edilmiş durumda.
Sağlık sisteminin yüzde 70'i çökmüş, hastanelerin çoğu bombalanmış ya da yakıt yokluğu nedeniyle hizmet dışı.
Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre Gazze'ye ulaşabilen ilaç ve tıbbi malzeme miktarı, ihtiyaçların yalnızca yüzde 15'ini karşılıyor.
BM Güvenlik Konseyi'nde ise ABD'nin vetosu nedeniyle defalarca reddedilen ateşkes çağrıları, sistemin beş daimi üyenin çıkarına göre işlediğini bir kez daha ortaya koydu.
"Yardım Gönderiyoruz" Söylemi: Büyük Bir Tiyatro
Gazze'ye gönderildiği açıklanan insani yardımların büyük kısmı sınır kapılarında bekletiliyor.
Refah Sınır Kapısı, Mısır ve İsrail denetiminde olduğu için geçişler siyasi pazarlıklara bağlı hale geldi.
BM raporlarına göre 2024 sonunda Gazze'ye girebilen tır sayısı, savaş öncesine göre yüzde 80 azaldı.
Yani "yardım gönderiyoruz" diyen ülkelerin konvoylarının çoğu aslında Gazze'ye ulaşamıyor.
Bu da insani yardımın bile artık diplomatik bir gösteriye dönüştüğünü gösteriyor.
Göstermelik Diplomasi: Şovun Ötesine Geçemeyen Tepkiler
Gazze'deki katliam karşısında dünya devletleri "endişe duyuyor", "kınama bildirileri" yayımlıyor.
Ancak aynı devletler, İsrail'e milyarlarca dolarlık silah ve teknoloji satışını sürdürüyor.
ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa bir yandan "insani ara" çağrısı yaparken, diğer yandan Tel Aviv yönetimine doğrudan mühimmat desteği sağlıyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail yetkilileri hakkında başlattığı soruşturma girişimi ise siyasi baskılarla engellendi.
Uluslararası hukuk yalnızca zayıflara uygulanıyor; güçlüler için ise istisnalarla dolu bir sistem var.
Gazze'de Gerçek: Ekmek, Su ve Umut Yok
BM Gıda Programı (WFP) verilerine göre Gazze halkının yüzde 95'i açlık sınırının altında yaşıyor.
Her gün onlarca çocuk yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybediyor.
İsrail'in enerji ve su ambargosu nedeniyle şehirde günde sadece birkaç saat elektrik verilebiliyor.
Gazze, dünyanın gözü önünde bir açık hava mezarlığına dönüşmüş durumda.
Ancak uluslararası toplum, "yardım konvoyları", "barış zirveleri" ve "insani koridor" haberleriyle vicdanını rahatlatıyor.
Dünya Beşten Büyük Değilmiş
Gazze bugün yalnızca bir coğrafya değil; insanlığın aynası haline geldi.
BM'nin sessizliği, büyük güçlerin çıkar hesapları ve uluslararası sistemin çürümüş yapısı bu aynada en net haliyle görünüyor.
Bugün Gazze'de insanlar ölüyor, hastaneler yıkılıyor, çocuklar açlıktan ölürken, beş daimi üyenin vetosu hâlâ geçerli.
Demek ki "Dünya beşten büyük" sözü ideal olarak doğru, ama pratikte geçersiz hale gelmiş.
Çünkü bu düzende insanlık değil güç, hukuk değil çıkar konuşuyor.
Ve Gazze'de insanlık ölürken, dünya hâlâ seyirci koltuğunda oturuyor.
Hasan Mücahid Sefer