Tarih: 22.06.2023 12:46

Farkında mısınız? Erzurum Ovası tarih oluyor…

Facebook Twitter Linked-in

Farkında mısınız? Erzurum Ovası tarih oluyor… Bu şehir; elinde olanların değerini bilmeyen, farkına varamayan ve hatta değerlendiremeyen bir şehir midir? Bu şehir; var olan zenginliklerinin tasarrufunu kendisi işletemeyecek ve başkalarına işlettirecek kadar iş bilmez insanların yoğun olduğu bir şehir midir? tum1haber Bu şehrin elinde olan imkânlar başka şehirlerde olsa, acaba ne yaparlar hiç düşündünüz mü? Mesela; Narman İlçemizde bulunan ve Kırmızı Peri Bacaları diye adlandırılan alanın, Türkiye'mizde başka bir yerde olmadığını, hatta Kapadokya adı altında dünya turizm rehberinde yer etmiş olan alanın dahi birkaç şehrin birleşmesinden meydana geldiğini, buna nazaran Kırmızı Peri Bacalarının sadece bir ilçemizde olduğunu ve bu durumu layıkıyla, mantıklı bir şekilde değerlendiremediğimiz gerçeği nasıl izah edebilir ki? Bu alan mesela Kayseri'de olsa idi ne olurdu? Veya her hangi bir başka ilimizde…  Uzundere'de bulunan şelale ve göl ve çevresinde bulunan birçok değerli görsel alanlar. Ünü bütün dünyada var olmasına rağmen satışını halen daha beceremediğimiz Oltu taşımızın, ürün yelpazesinin hüzünlü hikâyesini anlatmaya gerek yok sanırım. Kaplıcalarımızın şu ana kadar bu şehri ve bulundukları ilçeleri kalkındıramamış olmalarının bahsine dahi girmeye gerek yok. Bu liste uzar gider. Ama bizim asıl amacımız başka… Şu anda dünya üzerinde değer eden, revaçta olan, çok önemli bir yer tutan, tek bir gerçek var ki o da tarım ve tarım arazileridir. Ülkelerin gerçek zenginliklerinin değerlendirmeye alınırken baş listeye konulan, tarım sektörünün ülkeler için değeri tartışılmaya bile açılmaz. Kendi tohumuyla, ayakta kalabilecek güce sahip olacak olan ülkelerin, dünyanın yarınlarında söz sahibi olacağı aşikâr iken, bizim hata üzerine hata yapmaya devam etmemizin mantıklı bir açıklamasının da olacağını zannetmiyoruz. Daha önceden; Erzurum Ovası'nın rakım olarak en düşük seviyesinin 1700 lü metrelerde seyretmesinin, buna nazaran 10 yıl öncesine kadar şiddetli karasal iklimin hüküm sürmesinden dolayı, yağış ve sıcaklık gibi iklim özellikleri tarımsal faaliyetleri önemli ölçüde sınırlandırmış olması bilinmekteydi. Ancak; son yıllarda yapılan barajların ve bilhassa Karadeniz Bölgesine doğru açılan tünellerin sağlamış olduğu hava sirkülâsyonlarından oluşan iklim değişikliklerinin faydalarından yararlanmak yerine; ortalama 850 km2 lik bir alanda bulunan ve yüksek bir toprak verimliliğine sahip olan bu tarım arazilerimizin gözümüzün önünde yavaş yavaş beton blokların arasına ve altına gömmemiz, ilk başlarda yaşanan bazı çalışmalara müsaade ederek, gelecek olan yıllara ön ayak olmamız ve dünyanın birçok yerinde kimsenin elinde olmayan ve hatta ülkelerde dahi bulunmayan bu tarz tarım arazilerinin, sırf birileri birkaç kuruş para kazanacak diye menfaat doğrultusunda zay edilerek, betonlaştırılmasının gelecekte çok ama çok ağır bir şekilde eksikliğinin hissedileceğinin bilinmesi şarttır. Henüz bu aşamada iken dahi tarım ürünlerimizde meydana gelen pahalılaşma sürecine karşı çıkmamız veya eleştirmemiz ise yersizdir. Yani özetle; yarın ekmek Erzurum'da 10 tl nin üzerine çıktığı vakit, kimselerin kalkıp ta bu fiyata ekmek mi olur diye serzenişte bulunmasına hakkı yoktur, olamaz da. Erzurum Ovasında var olan ve yüksek bir verimlilik özelliği olan toprağımızın, daha önceden iklim bahanesiyle yapılamayan tarımsal faaliyetlerinin, şimdiki durumda Karadeniz iklimini aratmayan ve yapılan teknolojik desteklerle birlikte istenilen her türlü tarımın yapılabileceği bir ortam oluşmuşken, devletin kendi desteklemeleri ve özel sektörün verdiği destekler ile farklı bir çağa girmiş olan tarım sektörünün, birkaç kuruş için heba edilmesine daha ne kadar göz yumacağız merak konusudur. Ülke olarak sıkıntılı bir dönem içerisinde olduğumuzun ve bulunduğumuz bu durumun sebeplerinden bir tanesinin de, tarım ve ürünlerinin yetersizliğinden kaynaklandığı gerçeğiyle yaşarken, böylesine bir yapılanma adımlarında ivedilik göstermemiz ise şaşılacak başka bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaldı ki bahse konu edilen durumun müsebbipleri belli iken, çare aranmaması ve bu yönde atılan adımların çoğaltılması, sadece ve sadece bilinçli bir şekilde uçuruma doğru koşmakla eştir. Erzurum Ovasında yetiştirilebilecek en değerli ürünlerin başında, artık neredeyse durma noktasına kadar gelmiş olan hayvancılık faaliyetlerimiz için yem bitkileri tarımının yapılması mümkün iken, bu sayede hayvancılık sektöründeki daralmanın bir nebze olsun hafifletilmesi mümkün iken, sadece betonlaşma yoluyla bu şehir için, bu ülke için kalkınma beklemek, gelişme ve değişim beklemek hayalden öte bir durumdur. Erzurum ilimiz; Kentsel Dönüşüm projeleri kapsamında, adından çokça sık bir şekilde söz ettiren bir başarı sürecinde iken, şehir merkezinde ve şehrin yeni açılan semtlerinde bu kapsama dâhil edilebilecek birçok alan var iken, birilerinin yeşil alanlara rahat bir şekilde, sıkıntısız beton dökmesi ve başka birilerinin de bu duruma izin vererek görmezden gelmesi elbette ki kabul edilir bir durum değildir. Bu durum karşısında sessiz kalındığı vakit, çok değil birkaç yıl sonra Erzurum Ovası denilen bir kavramımızın dahi olmayacağının şimdiden bilinmesi gerekmektedir. İşte o zaman, şu an bile pahalı diye serzenişte bulunduğumuz tarım ürünlerine biçilecek fiyatı tahmin bile etmeye gerek yoktur. Erzurum Ovasına yapılan her bina, dökülen her beton bu şehrin geleceğinden bir şeyler çalmaktadır. Bu ülkenin geleceğinden çalmaktadır. Bu durumda birilerinin zenginliği için bir şehrin ve ülkenin heba olmasını seyretmek ne kadar doğrudur, varın siz karar verin artık. Bugün Erzurum Ovası betonlaşıyorken görmüyor musunuz ya, yarın sırada, Pasinler Ovası mı yoksa Daphan mı var?  


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —