Curling… Türkiye'de adı en çok anılan ama sonucu en az konuşulan branşlardan biri. Sahaya bakıyorsun, tablo ortada; kürsü yok, madalya yok, final yok. Ama sosyal medyaya, bültenlere, afişlere bakıyorsun; sanki dünya şampiyonuyuz. İnsan ister istemez soruyor: Bu başarı nerede?
Uluslararası arenada curling adına konuşacak somut bir başarımız yok. Ne Dünya Şampiyonası'nda ses getiren bir derece, ne Avrupa'da kalıcı bir etki, ne de olimpik düzeyde umut veren bir tablo… Ama reklam desen, maşallah. PR çalışmaları öyle bir yapılıyor ki, işi bilmeyen birine anlatsan "Türkiye curlingde dünya markası" zanneder. Utanmasalar kupayı da biz kaldırmışız gibi anlatacaklar.
İşin asıl trajikomik yanı ise burada başlıyor. Bu tabloyu eleştirince, bu eksikliği dile getirince bir anda "hain" oluyorsun. Sormak suç, sorgulamak yasak, gerçeği söylemek ise neredeyse milli güvenlik meselesi. Oysa spor, rakamlarla konuşur. Madalya ile konuşur. Derece ile konuşur. Reklamla değil.
Curling'de yapılan şey sporun kendisi değil, algı yönetimi. Tribünlere oynanıyor, manşetlere oynanıyor, sosyal medyaya oynanıyor. Ama buzun üstünde oynanan oyunun skoru kimsenin umurunda değil. "Katıldık", "tecrübe kazandık", "gelecek için umut verdik" cümleleriyle yıllar geçiyor. Gelecek hep geliyor ama başarı bir türlü gelmiyor.
Her turnuva sonrası aynı senaryo:
— "Genç ve dinamik bir ekibimiz var."
— "Uzun vadeli plan yapıyoruz."
— "Bu bir süreç."
Peki soralım: Bu süreç kaç yıl sürecek?
On yıl mı? Yirmi yıl mı? Bir ömür mü?
Ortada başarı yokken, varmış gibi davranmak en büyük başarısızlıktır. Zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmak, gerçekle yüzleşmekten kaçmaktır. Curling'de sorun sporcu değil sadece; yönetim anlayışı, hedef koyma becerisi ve hesap verme kültürü.
Bir branşta yıllardır sonuç alamıyorsanız, hâlâ aynı koltuklarda oturuyorsanız, sorunu dış güçlerde, hakemlerde, şanssızlıkta aramak kolaydır. Ama esas zor olan aynaya bakmaktır.
Şunu artık açıkça söylemek gerekiyor:
İstifa etmek kaçmak değildir.
Zamanı gelince bırakmak bir erdemdir.
Her koltuk sonsuz değildir. Her görev ömür boyu sürmez. Başarı gelmiyorsa, hedef tutmuyorsa, sistem işlemiyorsa yapılacak şey bellidir. Yer açmak. Yeni fikirlere, yeni kadrolara, yeni bir anlayışa alan tanımak.
"Sizde o onur var biliyoruz" deniliyor ya hep…
Evet, biz de bilmek istiyoruz.
Günü gelince gereğini yapacak mısınız?
Curling'in reklama değil, sonuca ihtiyacı var. Alkışa değil, madalyaya ihtiyacı var. Gerçeği söyleyenlere düşmanlığa değil, eleştiriden ders çıkarmaya ihtiyacı var. Spor, tribünlere oynayarak değil; emekle, planla ve hesap verebilirlikle büyür.
Gerisi sadece gürültüdür.
Ve gürültü, başarı değildir.