Atatürkçü Kemalist Hareket 30.10.2023 tarihinden itibaren cumhuriyetimizin kuruluşunun 100 yılından İkinci 100 yıla girerekken Atatürkçü #Kemalist Hareket artık yoluna siyasi mücadele için yoluna CUMHURİYETÇİ #AYDINLANMA PARTISİ'İLE devam edecek…
Atatürk'ün milli mücadele dönemi dâhil cumhuriyetimizi kurmak için bin bir mücadele vere kurduğu bu cumhuriyet 100 yılın sonunda tıpkı 1919 koşullarına tekrar dönmüş olması tarihin yeniden 100 yılın sonunda tekerrür ettiğidir...
Cumhuriyetimiz yönetimsel olarak dünyada eşi benzeri olmayan eşsiz önderimiz Mustafa Kemal #Atatürk' ebediyete intikal ettikten sonra Adnan Menderesle başlayan cumhuriyet zafiyetleri ve emperyalist işbirliği sonucu bugün AKP'yi oluşturan çürümüş çağdışı zihniyet ürünü olan cemaat ve tarikatlarla aleni faaliyetleri ülkemiz adeta yeniden bir ortaçağa karanlığına sürüklenmek....
İşte bu nedenledir ki Atatürkçü Kemalist Hareket bu kuşatılmışlığı ve cumhuriyetimiz için yuvarlanan emperyalist işbirlikçileri ve dış destekli kuşatılmışlığın dağıtılması için yıllardır mücadele veren Atatürkçü Kemalist Hareket " artık siyasallaşarak siyasi mücadele için yoluna " kurduğu " CUMHURİYETÇİ #AYDINLANMA PARTISİ İLE DEVAM EDECEK. Saygıyla Türk Kamuoyuna...
CUMHURİYETCİ AYDINLANMA PARTİSİ
Genel Başkanı Ali Berham ŞAHBUDAK.
PEKİ, NEDEN; CUMHURİYETÇİ AYDINLANMA PARTISİ
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu lideri önderimiz Atatürk önderliğinde ve onu destekleyen kadronun ortaya koyduğu yapıda ki Devrim yasalarında ortaya çıkan çağdaş ve modern bir cumhuriyet modeli ile ortaya çıkmış aydın cumhuriyet devletidir…
T.C. Devleti bu Devleti kuran Atatürk'ün partisinin isminin de başında cumhuriyet kavramının yer alması da bu durumun açık bir göstergesi olarak, bugünkü genç cumhuriyet kuşaklarına yol göstermektedir.
Dünyanın tam ortasında ve çok farklı bir jeopolitik konumun üzerinde ortaya böyle bir cumhuriyet devletinin çıkışı, rastlantıların değil ama tarihsel sürecin dünya jeopolitiğine yansımasının sonucunda gerçekleşmiş olan bir siyasal oluşumdur.
Aradan bir yüzyıllık zaman dilimi geçmesine rağmen ve aradan iki büyük dünya savaşı ile birlikte Osmanlı coğrafyasında sosyalist sistemin kuruluşu ile Siyonist İsrail'in merkezi coğrafyada bir yeni devlet olarak doğması bölgenin yeni haritasında etkili olmuştur.
Batılı emperyalist ülkelerin bu coğrafyayı sürekli olarak karıştırarak, kendi çıkarları doğrultusunda merkezi alanda uzaktan kumandalı biçimde, bölge koşullarına ters düşen yeni siyasal yapılanma maceralarına sürüklemeleri ve yeni bazı emperyalist projeleri bölge devletlerine dışarıdan dayatmalarına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti yüz yıllık bir tarihi gerilerde bırakarak bugünlere gelme şansını elde etmiştir.
Ne var ki, Türkiye Cumhuriyetinin günümüzde yaşanmakta olan z aman dilimine ulaşması kolay olmamış, birçok badireler atlattıktan sonra Atatürk'ün Cumhuriyeti yüz yılın ilk çeyreğinde varlığını koruyabilmiştir.
Yeni yüzyılın ortalarına doğru yol alırken ve bu dönemin içine iyice girilirken daha önceleri hesapta olmayan birçok yeni durumun ve koşulların ortaya çıktığı görülmekte ve böylesine bir büyük değişim rüzgârının tam ortalarında, Türkiye Cumhuriyeti devleti de geçen asır ile bugünkü zaman dilimi arasında sıkışıp kalarak kendi yolunu bulmakta zorlanmaktadır.
İşte böylesine bir alt üst oluş döneminden çıkmaya çalışırken, Türk devleti hem varlığını korumak hem de kuruluştan gelen devlet modeline sahip çıkarak yoluna devam etmek gibi iki büyük misyon ile karşı karşıya kalıyordu.
Kurucu önder Atatürk'ün ifade ettiği gibi sonsuza kadar Türkiye Cumhuriyetinin yaşaması ve varlığını gelecek yüzyıllara taşıması, bugünkü cumhuriyet kuşaklarının önde gelen görevleri olmasına karşılık, bu doğrultuda toplumun içinden çıkması gereken cumhuriyetçi ve yeniden Aydınlanma refleksin bir türlü ortaya çıkamadığı ve bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyetinin kendini yenileyerek yoluna devam etmekte zorlandığı görülmüştür.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini genç cumhuriyet kuşaklarına emanet ederken böylesine bir ulusal beklenti içinde olduğu, geleceğin Türk toplumunu oluşturacak genç kuşakların uyanık bekçiliği ile Türkiye'nin geleceğe açılacağını umut ediyordu Merkezi coğrafyanın tam ortalarında batı kapitalist sistemi, doğusunda sosyalist sistemi ile birlikte bir de İslam dünyasının önde gelen devletleri ile çevrili olan bir jeopolitik konumda, Türkiye Cumhuriyetinin kurucuları etrafı çeviren üç sisteme dâhil içinde can çekişen cumhuriyet değil, bu üç büyük sistemin tam ortasında tam anlamıyla bağımsız ve özgür bir devlet modelini dünya kamuoyunun gözleri önünde öne çıkarılmasını bilimsel olarak istemişti.
Batı sistemini ortaya çıkaran Fransız devriminin getirdiği üç ile olarak cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve laik esasları ile Sovyet devriminin getirdiği devrimcilik, devletçilik ve halkçılık ilkeleri eklektik bir yöntem uygulanarak bir araya getiriliyor ve ortaya ülkenin özel koşullarına uygun düşen bir yeni siyasal oluşum, Kemalist devrim adı verilen köklü değişim sonucunda ortaya çıkarılıyordu.
Türkiye Cumhuriyeti devleti tarih sahnesine çıkarken, kurucu irade böylesine bir ulusal sentezi ortaya çıkarıyordu. Bu çerçevede geçmişteki hiçbir dönemin içine düşen Türk devleti toparlanarak kendine gelmeye çalışırken ve Türk ordusu yeniden eski bağımsızlıkçı çizgisine doğru yönelirken, bu kez de batı sermayesinin ortağı olan büyük şirketlerin işbirlikçisi olarak din kökenli cemaatler ortaya çıkarılmış ve bunların etkili olduğu yeni bir siyasal rejim yaratılarak, siyasal partilerin ülke yönetimindeki etkilerini ortadan kaldırmışlardır.
Cumhuriyet devleti demokrasi görünümü altında, batılı gizli servislerin kontrolü altında ki yeni cemaatlerin baskısı altına düşmesi ile birlikte Türk milleti bağımsız cumhuriyetini elinden kaçırarak yeni yetme tarikatların oyun alanına dönüşmüştür. Tarikatlar partilerin yerini alınca, batının tekelci şirketleri tarikatlar ile ortak çalışmalara başlayarak Türkiye'yi yavaş yavaş İslam devleti görünümlü bir yarı sömürge devleti haline getirebilmenin yollarını aramışlardır. İşbaşındaki iktidarlar batı emperyalizminin kuklası haline gelince ve neoliberal batıcı iktidarlar yıpranınca bunların yerini batının güvenlik örgütüne bağlı askeri kadrolar alınca, ülkede cumhuriyet rejiminin en küçük bir parçasının kalmadığı iyice açığa çıkmış ve böylesine bir durumdan rahatsız olan cumhuriyetçiler, yeniden eski cumhuriyet dönemi çizgisine nasıl dönülmesi gerektiğini araştırmaya başlamışlardır.
Anayasa değişikliği ile devlet rejimi bir çorbaya dönüştürüldüğü için böylesine ters bir gidişe karşı çıkarak gerçek anlamda bir cumhuriyetçi yaklaşımı öne çıkarması gereken devletin kurucusu olan " Atatürk'ün partisi, sosyal demokrasi görünümlü bir neo liberal siyasete esir olarak kendi kendini pasifleştirdiği için, devlet kuran partinin programında var olan Atatürk ilkeleri devre dışı bırakılmış ve bu durumda rejimin öncüsü parti gerçek bir muhalefet yapamayarak, dolaylı olarak emperyalizmin aracılığını yapan bir konuma sürüklenmiştir"…
Böylece ana muhalefet durumundaki partinin bütün gelişmelere seyirci kalması, gerçek anlamda bir toplumsal muhalefet yapmaması ve ortaya ulusal bir alternatif program koymaması yüzünden, Türkiye Cumhuriyetinin bitme noktasına getirildiği açıkça görülmeye başlanmıştır.
Atatürk karşıtı karşıtlığı yaratılarak, Avrupa ülkelerini paramparça eden bir yerel yönetimler özdekçiliği peşinde ısrarlı bir biçimde koşan ve Türkiye'nin şerhlerini kaldırmaya çalışan, halk kitlelerinin sosyal ve ekonomik çıkarlarını savunmak yerine küreselci şirketlerin dümen suyunda giden, çalışanların meslek örgütleri yerine sermaye kuruluşları ile yakınlaşan bir olumsuz siyasetler bütününe teslim olmuş ve siyasal olarak kirlenmiş particilik anlayışı ile, Atatürk'ün partisi de bu anlamda teslimiyetçi bir çizgiye gelmiştir…
Atatürk'ün bin bir mücadele vererek kurduğu partisinden de gerçek Atatürkçü yurtsever Kemalist devrimciler Atatürkçüler, ulusalcılar ve cumhuriyetçiler bir çıkış noktası bulmak üzere harekete geçmişlerdir.
Okumuş insanların öncülüğünde bir Cumhuriyetçi Aydınlanama Partisi olarak cumhuriyetimizin 100 yılına içinde bulunduğumuz 21, yüz yıl çağın gerekliliği olan modem ve çağdaş demokratik ülkelerdeki hak arayış mekanizmalarına benzer yeniden dirilişi hedefleyen bir Cumhuriyetçi Aydınlanma Partisi oluşturarak, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete ve milli mücadele ile kazanılmış cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmak doğmuştur…
Kurucu önderimiz Atatürk'ün biz Türk milletine gösterdiği muasır medeniyet seviyesine ulaşmak için Atatürk'ün gösterdiği hedeften sapamadan ulusalcı cumhuriyetçi Atatürkçü aydınlar ve Kemalist yurtsever devrimciler olarak bir araya gelerek Türkiye olarak son 20 yıldır AKP ve Muhalefetin siyasal yetersizliği nedeniyle ülkemizde ve Türk milleti nezdinde yarattıkları yıkıcı sorunları karşısında sorunların çözümü için Cumhuriyetçi Aydınlanma Partisi olarak var olan tüm sorunları ortadan kaldırmak için kurulmuştur.
Sermayenin güdümü altına giren basın ve medya kuruluşlarının son 15 yıl için de Türk milletinden gerçekleri saklamak adına küresel emperyalist işbirlikçileri tarafın dan teslim alındığı bir aşamada, Türk milletiyle bir bütünlük içinde olan tam bağımsız cumhuriyetin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasını engelleyen yerli işbirlikçilere karşı Cumhuriyetçi Aydınlanma Partisi " Cumhuriyetimizin ve Atatürk devrimlerinin yok edilişine engel olmak için bu cumhuriyette bir zorunluluktan doğmuştur…
Ülkemizin içine düşürüldüğü yıkıcı kaos nedeniyle birbiri ardı sıra yapılan toplantılar sonucun da ciddi bir cumhuriyetçi birikim anlayışına dayalı " siyasal İslamcı ve ne liberal anlayış karşısın da kararlı ve anlaşılır bir muhalefet olarak için bulunduğumuz bu ağır koşullardan Cumhuriyetimizi ve ekonomik sosyal kültürel ve özgürlükler alanın da yaşanan adaletsizliği ortadan kaldırmak için kurulmuştur Cumhuriyetçi Aydınlık Partisi…
"Cumhuriyetçi Aydınlık Partisi'nin kuruluş aşamasında Cumhuriyet ve Atatürk ilke ve Devrimleri ve Atatürk kendine ilkler olarak benimsenmiş Cumhuriyetçi Aydınlanma Partisi Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin uçurum dan kurtarılması ve Türk milletinin içine düşürüldüğü siyasal baskılardan kurtarılması için Cumhuriyetçi Aydınlık Partisi' siyasal mücadele merkezi olarak kurulmuştur"… 20.10 2023…
CUMHURİYETCİ AYDINLANMA PARTİSİ
Genel Başkan Ali Berham ŞAHBUDAK.