Çin diktatörü Xi Jinping'in din konusundaki yorumları, yetmiş yılı aşkın ÇKP yönetiminin ve onlara karşı uygulanan baskıların ardından hâlâ dini kimliklerini koruyan Doğu Türkistan ve Tibet'e yaptığı son ziyaretin arka planında yer alıyor.
Çin Diktatörü Xi Jinping Doğu Türkistan ziyaretinden döner dönmez pazartesi günü yaptığı açıklamada Komünist ülkedeki dinlerin sosyalist topluma "daha fazla uyum sağlaması" gerektiğini söyleyerek Çin'deki dinlerin Çinlileştirilmesi yönündeki daha önceki iddiasını genişletti.
Devlete ait Xinhua haber ajansının bildirdiğine göre Xi, ÇKP Merkez Komitesi Siyasi Bürosu'nun bir grup çalışma oturumuna başkanlık ederken, Çin'deki dinlerin Çin bağlamına daha fazla uyum sağlamasının önemini vurguladı ve sosyalist topluma uyum sağlayabilmeleri için dinlere aktif rehberlik sağlanması çağrısında bulundu.
2012'de iktidara geldiğinden beri 72 yaşındaki Xi Jinping, iktidardaki Komünist Parti'nin din konusundaki politikalarını Marksist ideolojiyle uyumlu hale getirerek yeniden yönlendiriyor.
Bu yılın Temmuz ayında Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, bir soruyu yanıtlarken, Doğu Türkistan'daki İslam uygulamaları, Tibet Budizmi ve diğer dinlerin Xi Jinping tarafından yayınlanan yönergeler çerçevesinde "Çinlileştirilmesini" savundu.
Mao Ning, "Dinin Çinlileştirilmesinin dini uygulamaların kısıtlanması anlamına gelmediğine, aksine tüm dinlerin ülkenin sosyal, kültürel ve tarihi bağlamına uyum sağlaması gerektiğine inanıyorum. Çin'deki Tibet Budizmi, Çin karakteristiklerini entegre etmiş bir dinin en iyi örneğidir ve Çinlileştirme sürecini örneklemektedir," dedi.
Çin, dini özgürlüğe sahip olduğunu ancak bunun parti tarafından belirlenen parametreler dahilinde işlemesi gerektiğini söylüyor. Dinlerin Çin koşullarına daha fazla uyum sağlamak için ne yapması gerektiği henüz net değil.
Xi Jinping'in din konusundaki yorumları, yetmiş yılı aşkın ÇKP yönetiminin ve onlara yönelik baskıların ardından hâlâ dini kimliklerini koruyan iki geniş eyalet olan Doğu Türkistan'a Tibet'e yaptığı son ziyaretin arka planında yer alıyor.
Dalai Lama'nın Hindistan'daki Dharamshala'ya sürgüne gitmesinden onlarca yıl sonra Tibet'te Budizm hâlâ köklü bir şekilde yerleşmişken, BM ve uluslararası insan hakları gruplarının Uygurlara yönelik geniş çaplı gözaltılar yapıldığını belgelediği Doğu Türkistan'da Uygur Müslümanları çoğunluk topluluk olmaya devam ediyor.
Soykırım suçlusu Xi Jinping'in Doğu Türkistan ziyaretinden döner dönmez böyle bir toplantıya başkanlık etmesi ve "dini Çinlileştirme" adı altında, Çin Komünistlerinden farklı olan her türlü kültür ve dini yok etmeyi amaçlayan bu rezil politikayı daha da güçlendirmesi dikkat çekti.