Tarih: 21.11.2022 05:55

Bermuda şeytan üçgeni; eller yukarı bu bir soygundur…

Facebook Twitter Linked-in

Pandemi az biraz gözümüzü açtı diyelim. Kendimizi tanıdık, akrabalarımızı tanıdık, eş-dost komşularımızı tanıdık. Kim yanında ne değerdeyiz. Kim bizim yanımızda, hangi aşamada hep tanıdık. Tanıdık tanımasına da, sonrasında "eyvahtır ki" bastık yaygarayı. Amma da gözü açık bir milletmişiz de haberimiz yokmuş. Meğer ne çok hasret kalmışız birbirimize kazık atmaya. Ne çok bahaneler uydurur olduk görüşmemek için, gidip gelmemek için. Ne beklemişiz birbirimizin kusurlarını orta yerlere saçmak için. Birimize bin katmak içi. Bir olanı bin göstermek için… Halay başını, sağ olsunlar devlet desteği hep ceplerinde olan, kamu kurum ve kuruluşları çekti. Bir ellerinde mendil diğer ellerinde kanun ve tüzükler, ver gelsin coşkuyu diyerek öyle bir halaya başladılar ki, yanlarına ulaşıp ritimlerine kavuşmak ne mümkün. Her kurum kendi egemenliğini ilan ettiğinden ve gördüğümüz kadarıyla da her hangi bir kontrollerinin olmamasından kaynaklanan serbestliklerinden dolayıdır ki "dediğim dedik, çaldığım düdük" sloganı yüzünden sinirlerimiz de bayağı alınmış oldu. Artık epey yumuşadık azizim, yumuşak yumuşak yaşayıp gidiyoruz işte. Şimdilik sıkıntı yok ama nerede patlak verir bilemem. Bizim memlekette alışkanlık halini aldı bu durum, tersini gördüğümüz zaman garibimize gidiyor. Kolay mı öyle, her saat başı bir şeylere zam yapılmasına alışmışsın. Daha yarım saat evvel birkaç liraya aldığın ürünün aynısını almaya kalktığında, aynı görevli paketi hazırlarken siz iki katı bedeli ödemek için hazırlık yapıyorsunuz. Ve görevli dönüp size "aynı fiyattan bahsetse ve onu alsa" şoka girip kalp krizi geçirme ihtimaliniz yüzde yüz. Bire aldığınızı yarım saat sonra üçe almak varken, aynı fiyata aldığınızda kamera şakası falan mı yapılıyor şaşkınlığında etrafı kolaçan etmek gerekmez mi? Abartmıyorum, durum aynen bu. Saatte değişen fiyatlar. Günde değişen fiyatlar. Haftada ve ayda bir değişen fiyatlar hayatımızın bir parçası oldu artık. Ve bu durum tekrar etmediğinde garibimize gidiyor. Düşünsenize aylık hesap yapmaktan korkar olduk. Bütçe çıkarmıyoruz, çıkaramıyoruz. Takip imkânımız kalmadı artık… Evimizde veya iş yerimizde; geçen ay elektrik enerji bedeli için ayrılan tüketim bedeline, Doğal gaz tüketim bedeline, su tüketim bedeline ne kadar zam oranı eklememiz lazım ki denk bütçe yapabilelim ve hata payımızı en aza indirerek şaşırmadan bir gün geçirelim, mümkün mü? Değil… O faturaları bize yollayan kurumların dahi bu tür lüksleri yok artık. Ülkede ekonomi ne kadar güzelleşirse güzelleşsin, adamlarda bağımlılık yaptı kalem oynatmadan fatura düzenleyemiyorlar. Bilmiyorlar ki düzenlesinler. Garibim memurum zam olmadan fatura düzenlemeyi bilmiyor ne yapsın? Öyle bir şey olsa ilk başta biz tüketici olarak "acaba yanlışlık falan mı oldu" diye kendimizi yer bitiririz. Memur ise korkudan eli ayağı bir birine dolaşır "ben bu hatayı nasıl yaptım" korkusuyla kan süzer tahminimce. Kimin umurunda ki? 2021 yılının son doğal gaz faturası için hanemden alınan 0,19654388 tl/m3 lük birim fiyatı daha geçen gün gelen faturamda 0,48034787 tl/m3 olarak ayarlanmış. Elektrik için de durum aynı; 2021 yılının son elektrik faturası için hanemden talep edilen 0,739373.-tl/kwh olan tüketim bedeli birim fiyatım Eylül faturasına 1,545575.-tl/kwh olarak yansıtılmış. Türkiye'mizin en ucuz suyu diye düzenlenen su faturam da diğerlerinden az biraz daha insaflı ve aşağı kalıyor ama uygulama sıkıntısı var. Elbette ki verdiğiniz hizmetin karşılığı olan bedeli almanız ve kurumunuzu ayakta tutmanız gerekmektedir. Ancak bu işi mantık sınırları dâhilinde yapamıyor musunuz? Arada bulunan farkı biz ücretlerimize zam olarak zaten alamıyoruz ki. Siz varlığınızı koruyacaksınız diye, sizi ayakta tutan bu milleti yok ettiğinizde bu hizmeti kime verip faturanızı kimden tahsil etmeyi düşünüyorsunuz hiç bir fikriniz var mı? Ben bu düşünceler içerisinde iken geçen bir iş yeri yetkilisi arkadaşımla konuyu dertleştim ve bana dediği aynen şu oldu, iş yerlerinde durum daha sıkıntı imiş. Bir önceki ay faturasına gelen zamlar, kira artışının dahi üzerine çıkmış. Halkımız artık gıda zammından değil, sizden korkuyor. Yemesek de olur diyorlar ama ısınmasak da olur, içmesek de olur ve karanlıkta kalsak ta olur diyemiyorlar. Ne yalan söyleyeyim Bermuda şeytan üçgeni gibi yok ediciliğiniz mevcut. Varlığınız, yeriniz biliniyor ama yok ediciliğiniz bilindiği halde, ispat edilemiyor. Görünürde ne kadar özelleştirilmiş olsa da kamuya ait bir kurumun ayakta kalması için kendi halkına böylesine muamele etmesi ne kadar etiktir hep merak etmişimdir. Halka yardım amacıyla başlatmış olduğunuz katkı olayını siyasi reklam etmek yerine bazı ailelere bu türden destekler vereceğinize, bu kurumlarınıza aktarın ki halkı rahat bıraksınlar. Kapıma endeks yazmak için gelen memur arkadaşlarınızı gördüğüm zaman "eller yukarı bu bir soygundur" sloganını kulaklarımda hayalen çınlarken duyarım. Şaka gibi görünse de gerçek soygunun ta kendisi bu oysa… Bir yandan varlığı bilinip inkar edilemeyen ama sıkıntısını yaşadığımız yerler. Diğer yandan kaç günde ve ne kadar geleceğini tahmin edemediğin ve senden ne kadar alınacağına hüküm dahi veremediğin kanunlara uygun olan ama etik görülemeyen bir fatura tahsilâtı. Ne diyelim; Bermuda Şeytan Üçgeni ve eller yukarı bu bir soygundur…


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —