Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki körler sağırları ağırlıyor. Akademide girdiği bölümle alakası olmayan insanlar "hoca" diye karşımıza dikiliyor. Torpili varmış, amcasının arkadaşıymış, el kol sallamış… Ne önemi var bilgiye, liyakata, emek harcamaya? Önemli olan sadece etiket ve pozisyon.
Bölümün en yetkilisi kendi alanıyla alakasız bir makamda oturuyor; netice mi? Bölüme gelen herkes aynı kalıbın içine giriyor. Sistem mi? İmam-cemaat versiyonu. Bir yerden biri çaka satıyor, herkes sessiz. Balık baştan kokmuş; üstü yalan, altı çürük.
Küçük İskender'in sözünü hatırlatayım: "Maçlarda çekirdek satan adam gibisin; onun maçla, senin aşkınla alakan yok." Aynen öyle! Sizin ilimle, bilimle alakanız yok. Sadece unvan, sadece poz, sadece etiket. Dışarıda insanlar ter döküyor, hakkını arıyor; siz hak etmediğiniz koltuklarda çaka satıyorsunuz.
Bu ayıp değil, rezalet. Akademiyi, öğrenciyi, bilimi hiçe saymak demek. Dışarıda hakkını arayan sizden daha dolu daha bilgili yetenekli insanlar varken sizler, etiketli maskenizle gezip, insanların hakkını gasp ediyorsunuz.
Listeyle anlatayım
1. Bilgi ve liyakat eksik "hocalar" çoğalıyor.
2. Torpil ve etiket akademik başarıyı ezip geçiyor.
3. Öğrencinin hakları hiçe sayılıyor.
4. Gerçek emek sahipleri dışarıda haksızlığa uğruyor.
5. Akademi bir gösteri alanına dönmüş; gerçek bilim unutulmuş.
Ne diyelim ki Balık baştan kokmuş. Torpilin, etiketsizliğin hüküm sürdüğü yerde, bilimden, emekten, hakikatten söz etmek hayal olur. Ama bir gün herkes vicdanıyla karşılaşacak; çekirdek çitleyenler, bilim maskesi takanlar utanacak diye ümit ediyoruz