Ankara Ticaret Odası (ATO) Aralık Ayı Olağan Meclis Toplantısı'nda konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, küresel belirsizliklerin gölgesinde geçen son yılların ardından Türkiye ekonomisi için 2026'ya dair temkinli ama umutlu bir tablo çizdi. Baran, enflasyondaki düşüşün kalıcı hale gelmesi ve finansman maliyetlerinin gerilemesiyle birlikte yatırımların yeniden ivme kazanabileceğini vurguladı.
Dünya ekonomisinin Kovid-19 sonrası dönemde tam anlamıyla istikrara kavuşamadığını belirten Baran, jeopolitik gerilimler, yüksek enflasyon ve finansal dalgalanmaların küresel ölçekte güven ve öngörülebilirliği zayıflattığını ifade etti.
2025 yılının bu açıdan belirsizliklerle tamamlandığını söyleyen Baran, küresel büyüme tahminlerinin yüzde 3 seviyelerinde kalmasının, güçlü bir toparlanmadan ziyade durağan bir ekonomik görünüm sunduğuna dikkat çekti.
Baran, Türkiye'nin 2025 yılında makroekonomik dengelenme ve enflasyonla mücadele ekseninde bir politika izlediğini hatırlatarak, sıkı para politikasına rağmen büyümenin pozitif kalmasının önemli bir gösterge olduğunu söyledi.
İşsizlik oranının tek hanede seyretmesinin özellikle KOBİ'lerin ve hizmet sektörünün istihdamı koruma iradesini ortaya koyduğunu belirten Baran, buna karşın genç nüfusun istihdamı ve nitelikli iş gücü ihtiyacının önümüzdeki dönemde daha da kritik hale geleceğini ifade etti.
Yüksek finansman maliyetlerine rağmen iş dünyasının üretim ve ihracattan vazgeçmediğini dile getiren Baran, 2026 yılına ilişkin beklentilerini şu başlıklar altında topladı:
Enflasyonda kalıcı düşüş
Finansman maliyetlerinde kademeli gerileme
Yatırımların yeniden hız kazanması
Nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi
Üniversite–sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi
Baran, dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve yüksek katma değerli üretimin, Türkiye'nin orta ve uzun vadede rekabet gücünü belirleyecek ana unsurlar olacağını vurguladı.
ATO Başkanı, ihracat odaklı büyümenin önemine işaret ederek, Türkiye ekonomisinin sağlam temeller üzerine oturmasının yalnızca kısa vadeli kazanımlarla değil, insan kaynağı, teknoloji ve sürdürülebilirlik yatırımlarıyla mümkün olacağını ifade etti.