Bir Ülke, Kurucusuna Küsmüş Gibi
Biz garip bir milletiz.
Kurucusunu göklere çıkarırken bir yandan da taşlayan tek millet olabiliriz.
Bir grup "Atatürk'ü eleştirmek vatana ihanet" der,
öbürü "O zaten ülkeyi sattı" diye bağırır.
Arasında "bir dakika, belgeye bakalım" diyen çıkmaz.
Sanki düşünmek yasak, konuşmak mecburi.
Oysa eleştiri kutsaldır.
Atatürk'ü eleştirmek suç değil,
ama çarpıtmak, yalanla beslenmek,
tarihi kendi öfkesine yedirmek ayıptır.
Ve bu ayıp, sadece geçmişe değil geleceğe de ihanettir.
Eleştiriyle İftirayı Karıştırdık
Eleştiri, gerçeği bulma çabasıdır; iftira ise gerçeği boğma sanatı.
Bugün bazıları "Atatürk diktatördü" diyor, ama belgeleri göstermiyor.
Bazıları da "O hata yapmadı" diyor, o da belge göstermiyor.
Yani iki uç aynı: ikisi de kör.
Biri karalamakla, diğeri putlaştırmakla meşgul.
Oysa tarih, insanı insanca anlamayı ister.
Atatürk ne tanrıydı ne şeytan;
ama yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden devlet kuran bir akıldı.
Ve o akla hâlâ borçluyuz.
Tarih Okumadan Hüküm Verenlerin Ülkesi
Bugün kahvede, sosyal medyada, sokakta…
herkes tarihçi.
Elinde belge yok, bilgisi yok ama kanaati sağlam.
"Atatürk aslında şöyleydi…"
Kardeşim, Nutuk'u okudun mu?
Erzurum Kongresi kararlarını bir kez gördün mü?
Lozan'ın metnine baktın mı?
Yok, ama bir video izledin, bir tweet gördün, tamam!
İşte biz böyle "kulaktan tarih" yapıyoruz.
Ve sonra birbirimizi yiyoruz.
Gerçekse, köşede sessizce izliyor.
Gerçeği Eğmek, Bugünü de Yamultur
Atatürk'ü çarpıtmak sadece geçmişe ihanet değildir;
bugünü de yamultur.
Çünkü bir ulusun kurucu değerini küçültürsen,
yerine hiçbir şey koyamazsın.
Bir süre sonra her lider kendi tarihini yazar,
her yalan kendi doğrusu gibi satılır.
Ve millet, hafızasız bir topluluğa dönüşür.
Tarihini bilmeyen toplum,
tekrar kandırılmak için sırada bekleyen kalabalıktır.
Eleştiri Haktır, Ama Delille Olur
Evet, eleştir Atatürk'ü.
De ki "şu kararı yanlıştı", de ki "şu reform ağırdı".
Ama belgeyle, bilgiyle, kaynakla konuş.
Kutsal ilan etmeye de gerek yok,
lanetlemeye de.
Yeter ki dürüst ol.
Çünkü dürüstlük, bir milleti ayakta tutan son kale.
Ve biz o kaleyi kaybedersek,
geleceği de başkasının kaleminden okumaya mahkûm oluruz.
Susmak Değil, Doğru Söylemek Cesarettir
Atatürk'ü konuşmaktan korkmayın.
Ama önce okuyun, sonra konuşun.
Çünkü kör bir sevgiyle ya da kör bir nefretle değil,
bilinçle yaklaşan toplumlar ayakta kalır.
Bu ülkenin geçmişine borcu var:
O borç, "put yapmak" değil;
gerçeği korumaktır.
Atatürk'ü eleştirmek yasak değil,
ama çarpıtmak,
bu millete ihanettir.