Tarih: 18.06.2023 13:44

Ah Babam…

Facebook Twitter Linked-in

Ah Babam… Kara kış desem; ayazda değilim, saçlarıma bakıyorum kar yağmış sanki ama tipide değilim. Sanki bu sıralar daha mı bir yaşlandım ne? Bu sıralar daha mı olgunlaştı körpe yüreğim. Sanki de dağ olmuş, sırtıma binmiş bütün dertlerim. Gözlerim ufukta hep bir şeyler aramaya başladı bu sıralar. Akşamı beklerken, karanlıktan korkar oldum. Sabahı dört gözle aramak, şafak bekçiliğine soyunmak bu yüzdenmiş demek ki, bir an önce güneş doğsun, doğsun da kalmasın üzerimde bu yetimliğimin sıkıntısı… Umudun adıymışsın be babam. Kuvvetimin temeli. Kartal bakışlarımın can alıcı noktası senden kaynaklanıyormuş meğer dünyaya nasıl da meydan okurmuşum, kimin gözlerinde görürsem kem bakışı, yakarım canımı diyebildiğim… Varlığımın bereket duasıymışsın be babam. Sırtımda çelik bir zırh gibi olan elinin sıcaklığı halen daha benimle biliyor musun? O zırh sayesinde adımlarım dik ve inadına inadına "varım" diyor. O yüzden yürürken, yer bile benden "ah" ediyor. Oysa ki sen derdin ya "balam", adımın atarken yere öyle bir ahenk ile at ki, yer senden incinmesin ama düşman seni görürken titresin diye, sen gidince adımlarımdaki titreme yere zor geldi be babam, o yüzden incinmese de "ah" çekiyor. Geçen dert yandı bana "baban sağ olsaydı da ben incinseydim" diye… Sağlığımın derman ağacıymışsın be babam. Sen var iken ben ne güzel çocuktum değil mi? yaşım kaç olur ise olsun darlandığımda benim babam var diyerek, nasıl da şımarırdım. Şimdilerde en küçük bir titreşimde dahi korkar oldum be babam, çocukluğum bitti. Sen yokken, ben şimdi nasıl korkusuzca şımarabilirim ki. Kim anlar beni sen gibi babam… En iyi arkadaşımdın sen benim; sırtımdan vurmayan, ardımdan konuşmayan ve yeri geldiği zaman şahin bakışlarınla, bakışlarınla bile yaralayan. Verdiğin nasihatlerin kaynağından su içiyorum şimdi, attığım her adımda sensizliğin derin hüznü içerisinde, yetimliğimin yüzüme yansıyan yalnızlığını yaşıyorum. Kimselerden saklayamıyorum artık, kimselerden de saklanmıyorum artık. Alnımın ta orta yerinde bunun babası yok yazıyor sanki. Hayal miydin sen. Nasıl da gelip gittin şu dünyamdan. Kimsesizliğimin,  fukaralığımın, yalnızlığımın dibinde vurgun yedirmek için mi attın beni, bu babasızlık deryasının ortasına. Hani sen dağ idin yanı başımda, bu kum fırtınası gibi esip gitmek te neyin nesiydi şimdi? Hani sen bir vaha idin hayallerimin ön safında, susuzluğumun şifası. Hani sen aşımdın, ekmeğimdin açlığıma çare olarak. Karnım her ağırdığında gülüp geçtiğin ve "yere üfle" diye söylendiğin. Böyle bir başına bırakıp gitmek te neyin nesiydi şimdi… Var mıydı vedasız gitmek. Sen gidince, Ben şimdi büyüdüm biliyor musun? Bugün ben ilk kez 55 yaşında, seni toprağa koyduğumuz zaman, üzerine toprak atarlarken sessiz çığlıklarımın arasında büyüdüm be babam. Ben seni her gördüğümde nasıl çocuklaşıyordum ise bugün yokluğunun pençelerinde, burnumda salya sümük ardından "babam" diyerek ağlıyorum be babam. Kimilerinin babası sağ görüyorum. İşte o kimileri benim gözümde halen daha çocuktur be babam. Onlar halen daha şımarıyor ve ayakları yere sağlam basıyor be babam. Ve Ne mutlu onlara ki babaları var ve sırtları halen daha sıcak. Benim sırtım soğumaya başladı ve ben artık büyüdüm be babam. Ben bugün bir kez daha büyüdüm be babam. Kara kış desem ayazda değilim, o zaman ben neden üşüyorum şimdi anladım. İşte şimdi bir kez daha üşüyüp, bir yaş daha büyüdüm be babam… Hayatta veya değil; bütün babalarımızın babalar günü kutlu olsun. Ve lütfen evlerimizin en garibi olan babalarımızın kalbini kırmayalım. O gidince kopacak olan fırtınanın farkına varsaydınız yemin ediyorum babanızın yanından bir an bile ayrılmazdınız. Ve ne yazık ki ben; ömrü hayatımda ilk kez kutluyorum, Babalar günün kutlu olsun be babam.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —