15 Temmuz…
Sadece bir gece değil.
Bir milletin sınandığı, toprağın yeniden vatan olduğu, bayrağın yeniden kanla yıkandığı gece.
Bazıları hâlâ hafife alıyor, bazıları da unut diyor.
Unutalım ki, bir daha denesinler.
Unutalım ki, kim kiminle ne iş çevirdi, kim hangi gece hangi oteldeydi, gömülsün gitsin.
Ama biz unutmuyoruz. Çünkü unutursak, yine olur. Çünkü unutanlar, geçmişin dersini geleceğe taşıyamaz.
O gece gökyüzü kurşun yağdı, yürekler sustu ama ayaklar geri gitmedi.
Halk, ekranlarda değil, sokaklarda demokrasi nöbeti tuttu.
Kimse 'bize ne' demedi. Çünkü o gece herkes hedefteydi.
Tankın paletinden çıkan kıvılcım, hepimizin evine düşebilirdi.
Ama şimdi...
O geceyle övünenlerin bir kısmı unutturmak derdinde, bir kısmıysa hâlâ suskun.
Kim ne derse desin:
15 Temmuz, sadece bir darbe girişimi değil, karakter testi gecesidir.
Kim kiminle durduysa, alnına yazıldı.
Kimi meydandaydı, kimi tweet başında, kimi ise hainin tam kucağında.
Bu millet, o gece çıplak elleriyle uçakları susturdu.
Ama şimdi olanları görüp susanlar, aslında o geceye ihanet ediyor.
Çünkü 15 Temmuz sadece geçmiş değil, hâlâ süren bir mücadeledir.
Gömlek değiştirerek, makyaj yaparak, rol keserek aramıza sızanlara karşı hâlâ tetikte olmalıyız.
Çünkü unutmak, ihaneti affetmektir.
Çünkü unutmak, tekrar davetiye çıkarmaktır.
Çünkü unutmak, düşmana umut vermektir.
Ve biz, umut vermeyeceğiz.