Paranın Yarattığı Sahte Başarı
Bir öğrenci… Sabahın köründe okula gidiyor, akşam yorgun eve dönüyor, bir yandan okul, bir yandan hayat mücadelesi… Sınava giriyor, alıyor 40.
Diğeri… Ailesi parayı bastırmış özel okula, etrafında özel ders ordusu, "ödevin hazır mı?" diye soran bile yok. Sınavda alıyor 100.
Sonra bu iki genç aynı üniversiteye girmek için yarışıyor. Sonra bu iki genç aynı hayalin peşinden koşuyor. Ve sonra devlet, "Ortaöğretim Başarı Puanı yüksek olan önde başlasın," diyor. Yani parası olana bir kez daha torpil.
Bu adalet mi? Bu eşitlik mi? Bu sistem hangi vicdana sığar?
Gerçek şu ki Türkiye'de eğitim yarışının start çizgisi bile eşit değil. Birinin pistine halı serilmiş, öbürü çamurda koşuyor. Ama sona aynı anda ulaşmaları bekleniyor.
Devlet Okullarındaki Bazı Öğretmenlere Bir Çift Söz
Burada tüm öğretmenleri eleştirmek değil niyetim. Çünkü adalet için çırpınan, öğrencisi için fedakârlık yapan binlerce emekçi öğretmen var.
Ama bir kısım var ki… Kendini "not kesmekle adalet sağladığını" zannediyor.
Sınavlarda öğrenciyi boğarak, puanı kıstıkça başarılı hissetmek…
Çocuğun psikolojisini, evdeki geçimini, ders dışındaki yüklerini görmezden gelmek…
Bir de üstüne, "Ben notu hak edene veririm!" diye böbürlenmek…
Kusura bakmayın ama bu yaklaşım eğitim değil, ego şovudur.
Bu çocukların özel okula gitme imkânı olsa, inanın kimse sizi kapıda bile bekçi yapmazdı.
Ama siz hâlâ devlet okulundaki gariban öğrenciler üzerinden otorite kasıyorsunuz.
Kimse sizden sınavı boş bırakmanızı istemiyor ama öğrenci lehine hakkınızı kullansanız ne zarar görürsünüz?
Bir bakış, bir tolerans, bir empati… Hepsi bu.
Aynı Masa, Farklı Kaderler
Eğitim sistemimizin en büyük sorunlarından biri, herkesin aynı sınava girip farklı şartlarda yetişmiş olması.
Öğrencilerin biri temiz, düzenli sınıflarda, tablet destekli derslerde okuyor;
diğeri kalorifer yanmayan okulda montla sınava giriyor.
Ama kader çizgisi aynı: Üniversite sınavı.
Devlet diyor ki:
"Ortaöğretim Başarı Puanı yüksek olan öne geçer."
Peki kardeşim, o OBP'nin yüksek olmasının nedeni ne?
Kaliteli öğretmen, özel ders, birebir ilgi, bol bol kaynak kitap, hatta bazı okullarda sınav öncesi "temizleme" operasyonları…
Devlet okulu öğrencisi ne alsın?
Bir umut, bir dua, bir de alın teri.
Bu sistemde başarı değil, şartlar yarışıyor. Biri göle taş atıyor, diğeri denize açılıyor.
Hangisi daha çok yol alır sizce?
Gerçek Çözüm: Adil Bir Sınav, Eşit Bir Başlangıç
Bu ülkenin çocukları arasında uçurum büyümüş durumda.
Eğitimde fırsat eşitliği laf değil, politika olmalı.
OBP düzenlemesi bu haliyle eşitsizliği büyütüyor, başarıyı değil imkânı ödüllendiriyor.
Acilen yapılması gerekenler:
OBP'nin etkisi azaltılmalı, hatta tamamen kaldırılmalı.
Devlet okulundaki öğrencilerin kaynaklara erişimi arttırılmalı.
Öğretmenlere öğrenciyi destekleyici değerlendirme eğitimi verilmeli.
Sınav sistemi öğrencinin bilgi birikimini değil, yaşam koşullarını ölçer hâlden kurtarılmalı.
Unutmayalım:
Bir ülkenin geleceği, özel okula gidebilen birkaç kişinin değil; fırsat bulduğunda ışık saçacak milyonların elindedir.
Bu çocuklara adalet borcumuz var.
Çünkü eşit olmayan bir yarışın galibi değil, kurbanı olur.